10 Ara 2011

Neonazi cinayetlerinin sorumlusu belli


Şahadet ederim ki, yeryüzünden başka vatan, insanlıktan başka millet yoktur. İnsanlığın selamı üzerinizde olsun – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun Almanya’daki neonazi saldırılarını araştırma ve yargılama sürecini izleme üzerine karar aldığını basından okudum. Ne kadar yerinde bir karar. Keşke Türkiye parlamenterleri Türkiye sınırları içerisinde işlenen yargısız infazlar ve savaş suçları için de bu kadar hassasiyet gösterebilselerdi.
Elbette komisyonun işine karışmak istemem, ama gene de Almanya’da 41 yıldır yaşayan bir insan olarak bildiklerimi bu kanaldan paylaşmak isterim. Aslında araştırmalarını hemen bitirebilirler, çünkü cinayetlerin sorumlusu belli: Alman devleti! Bu kadar kesin yargıya nereden vardın diye sorabilirsiniz, açıklayayım.
Neonaziler, Almanya’da devlet aygıtı tarafından en fazla izlenen, gözlenen ve yönlendirilen siyasî gruptur. Gerek Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın yayınladığı yıllık raporlardan, gerekse de hükümetin yaptığı açıklamalardan bunu görebilirsiniz. Kaldı ki devletin neonazi grupları içerisinde memurları ve ajanları ile yerleşmiş olduğu bizzat en yüksek mahkeme tarafından tespit edilmiş durumda.
Federal Anayasa Mahkemesi neonazilerin partisi olan NPD’nin kapatılma dilekçesi sonunda açmış olduğu davada, Alman gizli servislerinin bu parti içerisinde yüzlerce ajan bulundurduğunu ve anayasaya göre parti kapatma gerekçelerini tespit etmede zorluk çekildiğini tespit etmiş, NPD yöneticileri arasında bile ajanların olması nedeniyle, neonazi partisinin aldığı kararları kendisinin mi, yoksa ajanlar vasıtasıyla devlet aygıtının mı verdiğini tespit etmek olanaklı olmadığından, parti kapatma dilekçesini reddetmişti. Anayasa Mahkemesi hakimleri hükümete, »parti içerisindeki ajanlarınızı çekmediğiniz sürece kapatma kararı veremeyiz« mesajını vererek, NPD’nin ancak devlet isterse kapatılabileceğini açıklamıştı.
Ama mesele sadece bununla bitmiyor. Alman devlet aygıtı sadece neonazi parti ve grupları içerisinde yer almıyor, devletin kurumları bizzat nazilerce kurulmuş durumda. 1949 sonrasında, Almanya Federal Cumhuriyeti kurulduktan sonra oluşturulan gizli servisler, polis teşkilatı, ordu ve yargı nasyonalsosyalist devletin bakanları, yükzek memurlar ve generalleri tarafından kuruldu. Aralarında Filbinger gibi eyalet başbakanı dahi olabilen var.
Örneğin Alman Haberalma Dairesi BND ve Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı, Hitler döneminde »Yabancı Ordular Doğu Örgütü« adlı gizli servisin şefi ve general olan Reinhard Gehlen tarafından kuruldu. Hatta BND bu adı almadan önce resmen »Gehlen Örgütü« olarak adlandırılıyordu. Gehlen, sadece eski »mesaî arkadaşlarını« işe almakla kalmadı, aynı zamanda BND’nin ve dolayısıyla Almanya’nın güvenlik politikalarında etkin bir isim oldu.
Veya Federal Ordu’yu alalım. Federal Ordu, dönemin şansölyesi Konrad Adenauer tarafından 24 Mayıs 1950’de görevlendirilen ve Hitler ordularının »yok etme savaşına« (Vernichtungskrieg) komuta eden asilzade generallerden birisi olan Gerhard Graf von Schwerin tarafından kuruldu ve örgütlendi. Schwerin baronu da mesaî arkadaşlarını işe aldı ve Federal Ordu’nun daha sonraları NATO’ya entegre olmasında etkin oldu.
Aynı ordu gibi polis teşkilatı da eski Gestapo üyeleri tarafından oluşturuldu. Yargı da ise eski nazi hakim ve savcıları görev aldılar. Ve tabiî ki bütün bu isimler, sanki gömlek çıkarmış gibi »naziliklerini« üstlerinden sıyırıp atabildiler. Biz de inandık...
Eski naziler 1980li yıllara kadar servislerin başında kaldılar ve bugün aynı makamlarda oturanları eğittiler. Gizli servisler ve polis teşkilatında yönetici olanlara baktığımızda ise, Heitmeyer Araştırması’nın gösterdiği gibi, neonazilere sempati duyanların hiç de az olmadığını görebiliriz.
Cinayetler serisi başladığında oluşturulan özel polis dairesinin adı »SOKO Bosporus« konmuş ve failler, »göçmen mahallelerinde« aranmıştı. Bugün panik hâlinde ah, vah çekiliyor, ne kadar »şoke oldukları« söyleniyorsa, bu foyaları ortaya çıktığındandır. Almanya’da yaygın bir halk deyişi vardır: »devlet ve polisin sağ gözü kördür« denir. Bence değil, herşeyi görüyorlar, herşeyin farkındalar.TBMM komisyonu hiç uzaklarda aramasın. Cinayetlerin asıl sorumlularını, ortaklık yaptıkları devletin makam odalarında bulabilirler.
* * *
İki hafta önce yazdığım gibi, meslekî yoğunluğumdan dolayı köşe yazılarıma ara vermek zorundayım. Gene rahatsız edeceğim sizleri mutlaka, ama herhalde bir kaç ay sonra. Bir daha görüşünceye dek, sağlıcakla kalınız. Aydınlık ve barış dolu yarınlara merhaba diyebilmek dileğiyle.