Kan, gözyaşı, ölüm ve yıkım dolu
bir yılı daha geride bırakıyoruz, yitirdiğimiz onca canın acısını
dindirememişken henüz. Gelen gideni aratacak kaygısıyla 2017’ye bakıyor, savaş
ateşinin, kanser hücreleri misali, her yeri çürüteceği düşüncesiyle
ürperiyoruz. Hiç şüphe yok; karanlık, hem de kapkaranlık zamanlardan geçiyor,
kan denizlerinde boğuşuyoruz. Haramilerin saltanatı ebediyen sürecekmiş gibi
görünüyor gözümüze. Korku ve nefretin etrafımızı sardığı bugünlerde, körüklenen
kör düşmanlıkların zehirli atmosferinin hakim olduğu derin kuyularda gibi
hissediyoruz kendimizi.
31 Ara 2016
Savaş Avrupa’da!
Artık hiç şüphe yok: savaş
Avrupa’da! İkinci Dünya Paylaşım Savaşı sonrasında »barış coğrafyası« olduğu
iddia edilen Avrupa, emperyalist yayılmacılığın ve kapitalist sömürünün
sonuçlarını artık doğrudan kendi merkezlerinde yaşamaya başladı. Paris’te,
Nice’de, Zürih’te veya Berlin’de terör eylemlerini kimin, hangi örgüt adına
gerçekleştirdiği önemli değildir. Önemli olan, bu terör eylemlerine yol açan
nedenlerdir. Terör eylemi bir sonuçtur ve nedeni ortadan kaldırılmadan son
bulmayacaktır.
10 Ara 2016
Merkel sağ popülizme mi kayıyor?
Dikkatli okur hemen, »ne zaman
uzaklaştı ki?« diyecektir. Dünyanın her kapitalist ülkesinde olduğu gibi,
sermaye ve siyasî temsilcileri ne zaman krizlerle karşı karşıya kalsalar, can
simidi olarak gördükleri milliyetçi ve ayrımcı söyleme sarılırlar. Sınıflı
toplumların kaçınılmaz gerçeği olan toplumsal bölünmüşlük ve küçük burjuva
katmanların korkak ruh hâli, her defasında toplumsal, iktisadî ve siyasî
sorunların gerçek nedenlerinin üstünü örtmeye, asıl sorumlular olan egemen
sınıfları kurtarmaya yarayan liyakatli araçlardır.
5 Ara 2016
ABD Seçimleri: Brexit’in ardından ikinci darbe mi?
Tüm öngörüler yanlış çıktı. Bu
satırların yazarı da beklentisinde yanıldı. Anketler Hillary Clinton’un
kazanacağını öngörüyordu ve »şeytanlaştırılmış« Donald Trump’ın şansı
olmadığını iddia ediyorlardı. Ancak, nasıl Brexit kararı konusunda öngörülenin
tersi olduysa, ABD başkanlık seçimlerinde de Clinton yerine Trump seçildi.
Seçimin hemen sonrasında ise gene bazı iddialar ileri sürülmekte: »kızgın beyaz
işçi sınıfı faşizmi seçti«; »eğitimsiz kesimler ABD’nin ve dolayısıyla dünyanın
geleceğini tehlikeye attılar«; »dünya şokta«, »ABD’ne artık güvenilemeyecek«
vs. Bu iddiaların ve tespitlerin de yanılgı olduklarını söylemek mümkün. En
başta, »kızgın beyaz işçi sınıfının faşizmi seçmiş« olduğu iddiasının, 1933
Almanya’sı için ileri sürülenlerde olduğu gibi, bir efsaneden ibaret olduğunu
vurgulamak gerekiyor. Faşizm her zaman güçlü olanlara karşı çıkmak yerine, kriz
dönemlerinde daha yoksul olanlara tekme atan küçük burjuva orta katmanlar
tarafından taşınır. Yoksullaşma korkuları, refah şovenizmi ve toplumsal
bölünmedir, küçük burjuva orta katmanları ırkçılaştıran, faşistleştiren ve
ayrımcı söylemlerin peşinden gitmesini sağlayan. ABD başkanlık seçimleri
sonuçları Trump’ın en fazla oyu gelir düzeyi ortalamanın üzerinde olan
kesimlerden aldığını gösteriyor. Yoksullar, düşük gelirlilerden değil. Bu
gerçek, işçi sınıfının »faşizmi seçtiği« iddiasını baştan çürütüyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)