17 Ağu 2012

Demokratik kamuflaj


Mısır’ın islamist başkanı Mursi’nin aldığı son kararlar, Batı basınında »cesur adım«, »Mısır sivilleşiyor« türünden övgülere neden oldu. Seksenine merdiven dayamış general Tantavi ve mesai arkadaşlarının emekli edilmesi Mısırlılarca da sevinçle karşılandı. Aslında bu sevinç anlaşılabilir, çünkü daha bir kaç gün öncesine kadar kimseyi apoletli despotların geri çekileceğine inandıramazdınız.

Ama sahiden demokrasi tesis ediliyor mu? Dün Müslüman Kardeşleri »islamist aşırılar« diye reddeden Batı, bugün Mursi ve biraderlerini neden göklere çıkartıyor? Ordu kararları neden kabul etti ve bu iktidar ilişkilerinde ne değiştirecek? Kanımca sorulması gerekenler bunlar.
Öncelikle altı çizilmesi gereken gerçek, generallerin emekli edilmesinin, aynı Türkiye’deki gibi üniformalı kapitalistler olan ordu yönetiminin siyasî ve ekonomik imtiyazlarında hiç ama hiç bir şeyi değiştirmeyeceğidir. Yüksek Askerî Şura, ABD’nin dolaylı kontrolü altında dış ve savunma politikalarında asıl karar verici kalmaya devam edecek. Sadece yönetimi gençleşmiş olacak. İhtiyar generaller bunu kabul etmek zorundaydılar, çünkü ABD’nin çıkarları, onların iktidar heveslerinden ağır basmaktaydı.
Diğer tarafta bu adımın hedefi Müslüman Kardeşlerin iktidarını sağlamlaştırmaktır. Bir kere Mursi, bu »beklenmedik« denilen adımla Tantavi’ye diş bileyen liberal kesimler ile orta katmanların desteğini aldı. Aynı zamanda da devrimci kesimleri, kararların demokratik kamuflajıyla kontrpiyede bıraktı.O açıdan ustaca bir adım denilebilir.
Böylesine hesaplı ve usta adımlar ise ne »beklenmedik«tirler, ne de hazırlıksızdırlar. Mursi’nin ilk dış ziyaretini Suudî Arabistan’a yapması, Katar emiriyle görüşmesi, ABD ve Almanya dışişleri bakanlarının Kahire’ye gelip, »istikrar« mesajları vermeleri, bu hazırlıkların nasıl başladığını göstermektedir.
Batı’nın islamistlere destek çıkmasının nedeni çok açık: Bir kere ülkenin stratejik konumu bunu gerektiriyor. Mısır – Türkiye’nin aksine – Arap dünyası için en önemli aktör, İsrail-Filistin Sorunu’nun belirleyici çıban başlarından birisi ve Batı’ya giden enerji ve hammadde nakliyatlarının vazgeçilmezi olan Süveyş Kanalı’nın sahibi.
Neoliberal dönme olan islamistlerin dış politikalarını Batı’nın çıkarlarına paralel yürütme kararları da bu desteğin diğer bir nedeni. 1990’dan bu yana baş siyaset stratejistliğini Mursi’nin yaptığı Müslüman Kardeşlerin emek ve sendika düşmanlığını, Mahalla’daki grevci tekstil işçileri veya İskenderiyeli Pirelli işçileri çok iyi anlatabilirler.
Batı siyasî destek çıkarken, operasyonun finansmanını Mısır’da 30 milyar Dolarlık yatırıma sahip olan Suudî despotlarıyla, Katar emiri üstlenmiş durumda. Basında çıkan haberlere göre, Körfez’den milyarları bulacak Petro-Dolarlar akmaya başladı bile. Elbette bunu boşa yapmıyorlar. Böylece hem Müslüman Kardeşler-İran ilişkisini koparıyor, hem de Mursi’yi güçlendirerek, kendilerine bağımlı hâle getiriyorlar. O açıdan Mısır’ın, bir tarafta NATO’nun »esnek ortaklıklar sisteminin« nasıl uygulandığını, diğer tarafta da »Sünnî Yayı«na nasıl yeni taşıyıcılar katıldığını gösteren bir laboratuvar hâline geldiği söylemek mümkün.
Ama: halk buna onay verecek mi, o pek açık değil. 84 milyonluk nüfusun yarısı açlık sınırında, yani günde 2 Dolar ile yaşamak zorunda. Ülke, dünyanın en büyük gıda maddesi ithalatçısı olarak yabancı sermayeye göbeğinden bağımlı. Kitlesel işsizliğin, yoksulluğun, devasa bütçe açığının, dinî azınlıklara ve demokrasi hareketine yönelik artan baskıların ve yasama-yürütme-yargının tek elde toplanmasının temelini hazırladığı sosyal ihtilaflar, tüm planları altüst edebilir.
Tunus’tan Suriye’ye – Arap Sokağı, gitmez denilenlerin mücadeleyle alaşağı edilebileceklerinin tadını henüz unutmadı. Emperyalizm ne kadar uğraşırsa uğraşsın, demokratik kamuflaj işte bu gerçeğin üstünü asla örtemeyecektir.
Peki, Mursi’nin Türkiyeli »biraderleri« ne yapıyorlar? Suriye halkından bahsetmek yerine, »Sünnî kardeşlerimiz« diyor ve barış için uğraşacaklarına, sınırda askerî manevra kisvesi altına, savaş suçu işleyen silahlı gruplara, silah ve teçhizat verip, bölge gücü safsatasıyla, taşer... pardon, esnek ortaklığa devam ediyorlar.