7 Eki 2011

Güney Asya’da neler oluyor?

Afganistan’ın eski devlet başkanı Burhanuddin Rabbani’nin 20 Eylül’de öldürülmesinin ardından Afganistan ve Pakistan yönetimleri arasındaki çelişkiler ayyuka çıktı. Radikal islamist Taliban güçleriyle barış görüşmelerini yürüten Rabbani, son aylarda cinayete kurban giden tek Afgan yönetici değil. Afganistan devlet başkanı Hamid Karzai’ye yakın bir çok isim peşpeşe öldürüldü – en son Temmuz’da kardeşi Ahmed Vali Karzai bir cinayete kurban gitti.
Afganistan hükümeti, her ne kadar »Pakistan bizim ikiz kardeşimiz« dese de, Pakistan yönetiminin bu cinayetlerde parmağı olduğunu da açıkça ifade ediyor. Aslında Afganistan ve Pakistan arasındaki bu soğukluğun ardında ABD var. Washington uzun zamandır Pakistan’ın gizli servisi ISI üzerinden Taliban güçlerini ve diğer islamist güçleri desteklemesinden rahatsız. Kuzeybatı Pakistan’da önemli bir bölgeyi kontrol altında tutan ve 15 bin silahlı adamı olan Hakkanî Grubu, hem Taliban’ı destekliyor, hem de Hindistan’a yönelik şiddet eylemleriyle tanınıyor.
ABD dışişleri bakanı Hillary Clinton’un, CIA başkanı David Petraeus ve genelkurmay başkanı amiral Mike Mullen ile birlikte Pakistan’dan ultimatif bir biçimde Hakkanî Grubu’na karşı önlem almasını istemesi, güvenlik politikaları uzmanları arasında »Pakistan yeni savaş alanı mı olacak« sorularının ifade edilmesine neden olmuştu. Zaten Karzai de »NATO yanlış ülkede yanlış savaşı yürütüyor, terörizm burada değil« diyerek, açıkça Pakistan’ı hedef göstermişti.
Bu açıdan hafta ortasında Karzai ve Hindistan başbakanı Manmohan Singh’in Delhi’de imzaladıkları »Güvenlik Politikaları İşbirliği Stratejik Antlaşması«, Güney Asya’da yeni bir stratejik konumlanışa işaret etmektedir. Hindistan, »ezelî düşmanı« Pakistan’a nazaran uzun bir süredir Afganistan ile iyi ilişkilere yatırım yapıyordu. Şimdiye kadar çeşitli projeler için 2 milyar Dolar veren Hindistan, bundan sonra Afganistan’da daha güçlü angajman gösterecek. Başbakan Singh, öngörüldüğü gibi 2014’de işgal ordularının Afganistan’dan ayrılmasından sonra Hindistan’ın »tüm gücüyle Afganistan’ın yanında olacağını« söyleyerek, şimdiden Afganistan’ı nükleer şemsiyesi altına alacağı güvencesini verdi.
İki ülke arasında imzalanan antlaşma, »uluslararası terörizme« karşı ortak mücadelenin derinleştirilmesini, uyuşturucu trafiğini engelleyecek ortak tedbirlerin alınmasını ve Hindistan’ın, Afgan güvenlilk güçlerini silah ve tehçizatla donatıp, eğitimlerini üstlenmesini öngörüyor.
Müslüman Afganistan’ın, »ikiz kardeşi« Pakistan’ın »ezelî düşmanı« Hindistan’la böylesine bir stratejik partnerlik ilişkisine girmesi şaşırtıcı değil, çünkü bu karar bölgedeki ABD ve NATO çıkarlarının korunması için Washington’da alınmıştır. Bu işbirliği Hindistan açısından da uzun vadeli Hint çıkarlarına uygun bir adımdır, çünkü bu şekilde Pakistan ile çıkacak olası bir savaşta, Pakistan ordusunun hareket olanaklarını önemli ölçüde daraltacak ikinci cephe sorunu ortaya çıkartılmıştır. Bununla birlikte, Hindistan bölgedeki en büyük rakibi olan ve Pakistan’la işbirliğini geliştiren Çin’e karşı da önemli bir avantaj kazanmaktadır.
Hindistan ve Pakistan arasındaki düşmanlık, her iki ülkenin de sahip oldukları müthiş nükleer silah rezervi ve daha da önemlisi, bu silahların kullanımına karar verecek olan siyasî elitlerin dinî fanatizmleri nedeniyle, bölge barışı açısından büyük bir tehlike arz etmekte. Nükleer cephanelerin denkliği bu tehlikeyi kontrol edilebilir bir riziko hâline getirmişti. Ancak şimdi Hindistan, Pakistan karşısında daha avantajlı bir duruma geçti. Pakistan’ın buna vereceği yanıt muhtelemelen Çin ve Rusya ile yeni stratejik ortaklıklar aramak olacaktır.
Rusya’da – 2012’de Putin’in yeniden başkanlığa seçilmesinin ardından – planlanan ve eski Sovyetler Birliği ülkelerini kapsayacak olan »Avrasya Birliği« projesi ve Çin’in dünya ekonomisinde aldığı belirleyici konum, Güney Asya’da yeni stratejiler geliştirilmesine neden olacak gibi.
Enerji kaynakları ve hammaddelerin Hint Okyanusu’na, oradan da Batı’ya ulaştırılması için merkezi bir önem taşıyan Afganistan ve Pakistan önümüzdeki dönemde yeni çatışmaların odağı olabilir. ABD ve NATO’nun girişimleri ve Afganistan-Hindistan Stratejik Ortaklığı dikkatlerimizi Güney Asya’ya yoğunlaştırmamızı gerekli kılıyor.