4 Kas 2011

Aşil topukları

Şahadet ederim ki, yeryüzünden başka vatan, insanlıktan başka millet yoktur. İnsanlığın selamı üzerinizde olsun – Ne zaman egemenler kendilerini dev aynasında görseler, ne zaman toplum ve ülke gerçeklerine gözlerini kapasalar, o zaman derin yaralar açacak olan tarihsel kırılmalarla karşı karşıyadır toplumlar. Böylesi zamanlarda egemenlerin ve onlara yakın toplumsal kesimlerin rüyalarından tarifsiz acılarla uyanacaklarını öngörmek olasıdır.
Bu hafta Almanya’yı ziyaret eden Türkiye başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sergilediği kendinden emin tavırlar, her ne kadar »büyük devlet adamı« resmini çizse de, AKP hükümetinin küresel rüyaları kâbusa dönüşecek bir devlet yönetimi olma yolunda hızla ilerlediği gerçeğini değiştirmiyor. Görüldüğü kadarıyla Türkiye egemenlerinin emperyal hırsları ve emperyalizmin ülkeye biçtiği role atfedilen önem, kararvericilerin gözlerini körleştirecek derecede kamaştırıyor.
Muhakkak ki Erdoğan’in Almanya ziyaretini gündelik siyasetler ve uzun vadeli stratejiler temelinde analiz etmek olanaklıdır. Ama bunların ötesinde, geleceği belirleme potansiyeli taşıyan bazı olasılıklara değinmek daha doğru olacak düşüncesindeyim.
Almanya ziyaretinin, Çekirdek Avrupa’nın Türkiye kararvericilerini önemsediğini, başbakanın hitabet yeteneğinin kapitalist merkezlerdeki görüş oluşturucularını etkilediğini gösterdiğini söyleyebiliriz. Bununla birlikte, özellikle Ortadoğu’nun yeniden düzenlenmesi konusunda Batı ve Türkiye egemenlerinin çıkarları da örtüşmekte. Bu nedenle, AKP hükümetinin politikalarının ABD ve Çekirdek Avrupa tarafından desteklenmesine devam edilecektir, ki bu önümüzdeki dönemde Avrupa’daki Kürt kurumları üzerinde yeni baskı mekanizmalarının geliştirileceğine işaret etmektedir.
Amma velakin, asıl belirleyici olan emperyalizmin AKP hükümetini desteklemesi değil, Türkiye’nin kendi iç dinamikleridir. Dikkatli okur anımsayacaktır: Cengiz Çandar bir yazısında »Kürt Sorunu Türkiye’nin aşil topuğudur« tespitini yapmıştı, ki ben de bu tespite katılıyorum. NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye’nin asimetrik savaşı askerî yetenekleriyle sonlandırması olanaklıdır. Bu ancak yeni bir jenosidle gerçekleşebilir. Kendisi defalarca soykırım gerçekleştiren ve yakın tarihte de dünyanın muhtelif bölgelerinde gerçekleşen soykırımlara ses çıkarmayan Batı’nın, böylesi bir jenoside, bırakın kayıtsız kalmasını, destek çıkması kuvvetle olasıdır. Ama olası bir askerî zafer, hemen akabinde bir Pirus Zaferi’ne dönüşecektir, çünkü Türkiye bugünkü Türkiye olmaktan çıkacak, toplumu ve teritoryal sınırlarıyla apayrı bir ülkeye dönüşecektir. Ve askerî zafer sonrası ülkeyi yönetmek için daha baskıcı, daha diktatoryal yöntemler zorunlu olacaktır. 21. Yüzyıl’da diktatörlüklerin ebedî olamayacağını gösteren örnekler ise fazlasıyla mevcuttur.
Bu nedenle, barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülemeyen her sorun, hele ki »Kürt Sorunu«, bir devi tek hamleyle yıkacak düzeyde zayıf olan aşil topuğudur.
Kanımca ikinci aşil topuğu, o çok övünülen ekonomik verilerdir. Ekonomist değilim, ama işinin ehli ekonomistlerin söylediklerine bakınca, giderek daha derin yıkımlara yol açabilecek yeni bir küresel kriz ve bu krizin etkisiyle Türkiye’den kaçacak olan sıcak paranın Türkiye ekonomisini yerle bir edebileceğine inanıyorum. Avro krizi ile debelenen Çekirdek Avrupa, henüz şu anki krizin üstesinden gelebilmiş değil. İtalya ve İspanya’nın borçlarını ödeyemez duruma düşmelerinin yol açacağı sonuçları Avrupa’da kimse düşünmek dahi istemiyor. O nedenle, Avrupa’nın Türkiye’ye ne kadar destek çıkabileceği belli değil. Ayrıca, AKP’nin çok güvendiği »Petro-Dolar« kaynaklarının da yeni bir kriz dalgasından nasıl etkilenecekleri açık. »Arap Baharı«nın Körfez ülkelerine yayılıp yayılmamasından bağımsız, yeni bir küresel kriz dalgası, »Petro-Dolar« kaynaklarını kurutabilir. Bunun, ihracata dayalı Türkiye ekonomisi için ne anlama geldiği varsaymak için ekonomist olmaya gerek yok.
Kısacası, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana var olan sorunları çözmekten aciz bir ülkenin kararvericileri, küresel güç olma hayallerinin kum üzerine kurulu olduğunu görmeleri gerekmektedir. Bütün stratejiler, bütün planlar tek başlarına yıkıma neden olabilecek iki nedenden dolayı balon kabarcıkları misali yok olabilirler. Yani, »pilava giderken, evdeki bulgurdan olma« olasılığı hayli yüksek.
Doğa kanunudur; en güçlü görünen organizma, ancak en zayıf uzvu kadar güçlüdür. Grek mitolojisindeki Güçlü Achilles’in akibeti, egemenlerin kulağına küpe olmalıdır.