20 Mar 2015

»Sistem rekabeti«

Almanya’daki burjuva basını, hafta ortasında Frankfurt’taki Avrupa Merkez Bankası protestolarında meydana gelen olaylar nedeniyle sol hareketlere içlerinde biriken tüm nefreti kusmaya devam ediyor. Kimi yorumcu işi öylesine abartıyor ki, tek bir köşe yazısında Marx’tan Stalin’e, hatta Pol Pot’a ve günümüz Sol Parti milletvekillerine kadar dünya işçi sınıfı hareketiyle ilgili ilgisiz ne varsa, sosyalizme küfretmek için kullanıyor. Görüldüğü kadarıyla »Komünist korkusu« burjuvazinin genlerine öylesine işlemiş ki, demokrasicilik oyununun kurallarına uyulmayan en ufak olayda dünya yıkılıyor zannediyorlar.

Frankfurt sokaklarında cayır cayır yanan polis otomobillerine bakarak, »Yaw, Alman hewaller herhal Newroza biraz erken başlamışlar« diyen bir Kürt yoldaşımızın gülümseyen yüz ifadesi başka bir şey anlatıyordu. Şiddetin, özellikle devlet şiddetinin ne olduğunu çok iyi bilen o gülümseme, bizlere burjuva medyasının propagandalarına ve burjuvazinin demokrasi yalanlarına aldanmamız gerektiğini anımsatıyor. Bu işler böyledir: burjuvazi, kapitalist sömürü mekanizmasının gündelik işlerini aksatmayan, hatta tramvaylara ve arabalara yol vererek trafiği engellemeyen protesto yürüyüşlerinden hiç, ama hiç rahatsız olmuyor. Ama ne zaman sistem sorgulanır oluyor, işte o zaman kapitalist devletin tüm sigortaları atıyor.
Aslında burjuva basınında yer alan yorumları, böyle zamanlarda bazı gerçekleri ifade ettiklerinden, kapitalizm karşıtı olanlar dikkatlice okumalıdırlar. Örneğin FAZ gazetesinde yer alan bir yorumda şöyle deniyor: »Bu radikaller Euro’ya karşı çıkarak geleceğimizle oynuyorlar. Halbuki Euro sistem rekabetindeki en güçlü silahımızdır«. Buradaki »biz«i Alman sermayesi olarak okumalısınız.
Ama yazarın »sistem rekabeti« dediği, kapitalizm ve sosyalizm arası bir rekabet değil. Kastedilen, Batı emperyalizminin öncelediği neoliberal kapitalizm ile Rusya veya Çin’deki devlet kapitalizmi arasındaki rekabettir. Ve bu rekabet, büyük bir savaşa yol açabilecek derecede keskinleşmektedir.
Peki, kapitalizm karşıtları, bilhassa komünistler ya onu, ya bunu mu diyecekler? Hayır! Ne o, ne bu, aslolan sosyalizmdir diyorlar. İşçi sınıfının iktidarının kurulması için mücadele ediyor, burjuvazinin demokrasicilik oyununa katılmıyorlar. »Ama niye burjuva parlamentolarının seçimlerine katılıyorlar ki« diye sorabilirsiniz.
Bunu HDP örneğinde açıklamaya çalışalım: Örneğin yasaklı Türkiye Komünist Partisi »Türkiye ve Kürdistan’da başta işçi sınıfı ve emekçiler olmak üzere, tüm yurtsever güçlerin temsilcilerinin seçimlerde oylarını artırmaları, antidemokratik seçim barajını yıkıp geçmeleri, sadece meclis aritmetiğini değil, niteliğini de barış ve demokrasi güçleri adına iyileştirmek (...), AKP iktidarını geriletmek için« diyerek HDP’yi desteklediğini açıkladı. Doğru da yaptı, çünkü bu iktidarın geriletilmesi, burjuvazinin mevzi kaybetmesi anlamına gelir. Sınıf düşmanının kaybedeceği her mevzi, işçi sınıfı ve emekçiler için bir kazanımdır – bu kadar basit. Komünistler, demokrasicilik oyununu bozmak için, oylar HDP’ye diyor. E, doğru söze ne denir, hele böylesi bir günde?

Newroz pîroz be!