Geçen hafta (19.10.2013) Köln’de TÜDAY’ın
Kuzeyren-Vesfalya Rosa Luxemburg Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği konferansa
geniş katılım oldu. Prof. Kaboğlu, Prof. Erşanlı, Meral Danış Beştaş, Sezgin
Tanrıkulu, Nuray Mert, Andrej Hunko, Gezi aktivisti İpek Orsay ve
antikapitalist Müslüman İhsan Eliaçık’ın katıldığı konferans başarılı geçti
denilebilir.
Hazır Eliaçık’ı bulmuşken, Rosa Luxemburg
Vakfı’nın dergisi için bir röportaj yapalım dedik. Röportaj muhtemelen 2014
Ocak’ında yayımlanacak, ama bazı bölümlerine burada değinmek iyi olacak.
Görüşleri, »Demokratik İslam Konferansı« tartışmalarının sürdüğü bir dönemde,
hayli yol gösterici de olabilir.
Eliaçık 19 günlük Gezi deneyiminden dört
ana figür çıkardığını söyledi: ağaç, yani »doğa sevgisi«; çadır, yani »özgürlük
ve saygı«; dayanışma masaları, yani »sosyal adalet« ve AKM üstündeki renk
cümbüşü, yani »çoğulculuk«. Eliaçık’a göre, bunlar Gezi ruhunun dört temel
figürü ve görülen bir rüya, ama gerçekleşebilecek bir rüya. »Birisi bir rüya
görür, başkaları buna inanır ve dünya bu rüya temelinde yeniden şekillenir«
diyor.
Antikapitalist Müslümanlar Hareketine esin
kaynağı olan Eliaçık’ın, bilhassa etnik köken, din, cins ve cinsel yönelim
konusunda »ötekileştirilenlere« yönelik olan yaklaşımı, kendini liberal veya
demokrat olarak ilân edenlerin yaklaşımından çok daha radikal. »Şahsen LGBT
bireylerinin, başörtülü kadınlardan daha çok haksızlığa uğradıklarına inanıyorum.
O zaman haksızlığa uğrayan bu insanları desteklemeyeceğiz de kimi
destekleyeceğiz« diyen Eliaçık’ın radikal demokrat yaklaşımı kanımızca samimi.
Bu yaklaşım, İslam dünyasında az görülen
bir din ve Kuran anlayışına dayanıyor. »Otorite«, »Güç« ve »Para« putlarından
bahseden Kuran’da bir sınıf perspektifi olduğunu söyleyen Eliaçık, yaptığı
araştırmalar ve yazdığı kitaplarla devletsiz, iktidarsız, hiyerarşisiz bir
toplumun; insanın beslenme, konut, eğitim ve sağlık gibi »temel ve zarurî
ihtiyaçlarının« toplumun kendisi tarafından ücretsiz karşılanacağı bir düzenin
olanaklı olduğunu, hatta bunun Kuran’a göre asıl cennet anlamına geldiğini
iddia ediyor. Eliaçık, Kuran’ı sınıf perspektifinden ele aldığımızda
»sosyalizme, hatta komünizme yakın olduğunu« görebileceğimizi söylüyor ve
»sosyal İslam« anlayışını buraya dayandırıyor. Böylece kutsal kitaplarda yazılı
olan »iki efendiye tapamazsınız, ya tanrıya tapacaksınız, ya da [para tanrısı] Mammon’a« sözü apayrı
bir anlam kazanıyor.
Antikapitalist Müslümanların İslam
anlayışında »Mülk Allah’ındır« sloganı belirleyici. Bu açıdan antikapitalist
Müslümanların web sayfalarında yayınladıkları »Manifesto«larını okura şiddetle tavsiye
etmeliyiz. Eliaçık mülkiyet sorununu şöyle açıklıyor: »Mülkiyetin görünür
olmayan bir güce ait olması demek, görünür olanlar [yani insanlar] mülkiyet
sahibi olamaz anlamına gelir. Bu bir şekilde ›mülkiyet toplumsaldır‹ demektir«
diyor. Eliaçık’ın yorumlarını bir tür Kurtuluş Teolojisi olarak da
tanımlayabiliriz, çünkü Eliaçık ve antikapitalist Müslümanlar ezilenler ve
sömürülenlerin perspektifinden Kuran’ı yorumlayarak, egemen iktidar ve mülkiyet
ilişkilerini sert bir eleştiriye tabi tutuyorlar.
Zaten Eliaçık ve antikapitalist
Müslümanlara AKP ve bilumum dinî cemaat tarafından ateş püskürülmesinin temel
nedeni bu eleştiridir. Eliaçık, »biz ateizmden önceki son durağız« diyor ve
akıllı Müslümanların bugün »din« diye tanıtılan gericiliğe inanamayacaklarını,
araştırıp çıkış yolu bulamadıklarında da »doğrudan ateist olacaklarını«
belirtiyor ve vurguluyor: »biz onlara ateist olmanıza gerek yok, bakın gerçekler
bunlar diyoruz«.
Müslümanlara akıllı olma, onurlarını,
şahsiyetlerini, emeklerini savunma çağrısı yapan antikapitalist Müslümanları
anmak yerine, Kürt halkını asimile etmeye çalışan sözde »Hizmet« hareketini,
Türkiye »Hizbullahını« ve feodal gericiliğin kimi temsilcilerini Kürdistan’da
yapılacak olan »Demokratik İslam Konferansı’na« çağıranları düşününce, bir
durak geriye gidesimiz, BDP saflarındaki kimi Müslümanı akıllı olmaya
çağırasımız geliyor.
Ama ateist olarak bir şey söylememiz ayıp kaçar,
çünkü durduğumuz duraktan geriye dönüş yolu yok. Ama İhsan Eliaçık diyeceğini
demiş - »Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az«...