27 Ara 2013

Bugün günlerden Roboski!

Ey muktedir, duy! Sana sesleniyorum!
Biliyorum, gözlerin görmez, kulakların duymaz olmuş. Kendi derdindesin zaten. Ama yok öyle yağma, yok öyle unutmak, unutturmak. Bugün günlerden Roboski!

19 Ara 2013

Hiç bir şey tesadüfî değil

Aslında okura yeni Alman hükümeti hakkında bilgi vermek gerekirdi, ama Almanya’da »eski şarabın, yeni şişede« verilmeye devam edileceğini ve bu konuya ileride daha geniş değineceğimizi belirterek, Türkiye’deki »öncü depremin« arka planına bakmaya çalışalım.

13 Ara 2013

»Çoklu kriz ortamı«

2014 Mart’ında yapılacak olan yerel seçimler, siyasî aktörlerin tüm dikkatini aday belirleme süreçlerine ve olası ittifaklara çekiyor. Kim, nereden kimin adayı olacak sorusu ile seçim stratejileri dışında siyasî tartışmaları belirleyen pek başka konu yok gibi – tabii AKP içerisindeki ortaklar arası iktidar kavgasını saymazsak eğer.

9 Ara 2013

Jeostratejik değişimlerin gösterdikleri

Son on gün içerisindeki bazı gelişmeler, ABD’nin dış politikasında – Türkiye’yi de etkileyecek olan – yönelim değişikliğinin nasıl bir ivme kazanmış olduğunu gösterdi. ABD dış politikasını yakından tanıyanlar için pek de sürpriz olmayan bu değişim, iki yıl önce Hillary Clinton tarafından ilân edilmişti.

29 Kas 2013

Mutlu »Thanksgiving’ler«...

Perşembe sabahı, zaten geç kalmışım diye aceleyle evden çıkarken Willy hoca aradı: »Mutlu Thanksgiving’ler...« Hoppala! Şaşkınlıktan kekeleyerek »sana..da..« dedim. Aklım başına gelince de, »yahu hocam, bu da nereden çıktı, Amerika’da mıyız Allah aşkına?« diye çıkıştım.

22 Kas 2013

Bir Kürdistan masalı

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler cirit oynar iken eski hamam içinde, pireler berber, develer tellal, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, ninem düştü beşikten, dedem düştü eşikten, biri kaptı maşayı, biri kaptı şişeyi, gösterdiler köşeyi. Ben kaçtım onlar kovaladı, onlar kovaladı ben kaçtım, az gittik uz gittik dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik, dönüp bir de arkamıza baktık ki ne görelim, bir arpa boyu yol gitmişiz. Bir varmış bir yokmuş, ülkenin birinde bir küçük bey yaşar imiş.

15 Kas 2013

Barzani ziyareti üzerine...

Basında yer alan haberlere göre Kürdistan’ın kadim kenti Amed bugün önemli bir misafiri ağırlayacak. Güney Kürdistan yönetiminin başında duran Mesud Barzani ilk kez Amed’i ziyaret edecek. Kimilerini sevindiren bu ziyaretin »hayırlı« olup olmayacağı ise hayli şüpheli.

12 Kas 2013

Rojava Devrimi üzerine*

Demokratik Modernite dergisi için kaleme alınmıştır.

I

Bilim-kurgu romanlarına atıfta bulunmadan, bugünden 22. veya 23. Yüzyılların nasıl şekillenebileceğini öngörmek pek olanaklı değil. Ancak insanlığın bugün yaşadığı gibi, savaşlarla, doğayı yok etmekle, insanın insanı sömürmesiyle var olmaya devam edemeyeceğini tahmin etmek için müneccim olmaya da gerek yok. Eğer insanlık günün birinde savaşları engelleyebilme, yani savaşı ortaya çıkaran nedenleri aşabilme, sürdürülebilir bir yaşamın koşullarını yaratma becerisini gösterebilirse, o zaman Samanyolu’ndaki bu küçük mavi gezegenin ebedî cennete dönüşmesi olanaklı olacaktır – kast ettiğimiz »ebediyetin« izafî olduğunu ve en fazla güneşimizin enerjisi bittikten sonra, dev bir ateş topuna dönüşüp dünyamızı yutana dek süreceğini burada vurgulamak gereksizdir herhalde.

8 Kas 2013

Uçkur tartışmasının arka planı

Türkiye başbakanı Erdoğan giderek ustalaşıyor. Hiç kuşku yok ki, gündem belirleme, insanların dikkatini asıl meselelerden ve reel sorunların asıl nedenlerinden çekip, toplum bütününü ahlaki söylemlerle meşgul etmek konusunda Erdoğan’ın eline su dökebilecek siyasetçi neredeyse yok gibi.

1 Kas 2013

HDP, Rojava ve »Kürt ayrışması«

Son dönemdeki gelişmeler Kürt cephesinde kimi ayrışmaların olacağına işaret ediyor. »Sap ile samanın« birbirlerinden ayrılması, eninde sonunda puslu havanın dağılmasına neden olacağından, herkes önünü daha rahat görebilecektir. O açıdan bakınca bu ayrışma her halükârda hayırlı olacaktır.

27 Eki 2013

Antikapitalizm ve İslam

Akıntıya karşı yüzen »Antikapitalist Müslümanlar Hareketinin« portresi
Abdullah Öcalan, 2013 Ekim’inde kendisini İmralı’da ziyaret eden BDP heyeti aracılığıyla verdiği bir mesajda, »İslam’a ihanet eden kesimlere karşı Diyarbakır’da ›Demokratik İslam Kongresi‹ yapılmasını« önermişti. Basından okuyabildiğimiz kadarıyla Öcalan, »Bu kongre çalışmalarında Alevi’si, Sünni’siyle halkımızın derinlikli tartışmalar yürütmesi, kongrenin anlamlı kararlaşmalar ve kurumsallaşmalarla sonuçlandırılması son derece önemlidir. Hz. Muhammed’in Medine Şura çalışmaları örnek alınarak, Şeyh Said gibi tarihi kişiliklerin ruhuna uygun olarak bu çalışmaların yapılması önemlidir« diyor.

25 Eki 2013

»Ateizmden önceki son durak«

Geçen hafta (19.10.2013) Köln’de TÜDAY’ın Kuzeyren-Vesfalya Rosa Luxemburg Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği konferansa geniş katılım oldu. Prof. Kaboğlu, Prof. Erşanlı, Meral Danış Beştaş, Sezgin Tanrıkulu, Nuray Mert, Andrej Hunko, Gezi aktivisti İpek Orsay ve antikapitalist Müslüman İhsan Eliaçık’ın katıldığı konferans başarılı geçti denilebilir.

18 Eki 2013

Maksat, dostlar alışverişte görsün...


AB 2013 İlerleme Raporu açıklandı ve Batı cephesinde yeni bir şey olmadığı ortaya çıktı. Her defasında olduğu gibi Avrupa yaygın basınında »Türkiye AB üyesi olabilir mi?« tartışması başladı ve bitti. Zaten ciddî bir şeyler olsaydı, AKP hükümeti değerlendirmesini bayram sonrasına bırakmazdı.

11 Eki 2013

»Anladınız değil mi?«

Fethiye’nin MHP’li belediye başkanı Behçet efendi, sağ olsun, Kürt yurttaşlarının bayramını Kürtçe-Türkçe karışımı ucube bir mesajla kutlamış. Bir de milletle dalga geçer gibi, »Anladınız değil mi? Bu yüzden: tek... tek... tek...« diye saydırmış. Ama sayın başkan bir şeyi anlamamış: faşist söylem, her yerde faşist söylemdir – ister Kürtçe, ister Türkçe, isterse de başka dilde ifade edilsin.

4 Eki 2013

»Hrisi Avgi« ve Samaras


Avrupa’nın bir çok ülkesinde olduğu gibi, Yunanistan’da da aşırı sağcı ve neofaşist partiler – bilhassa buhran dönemlerinde – taraftar bulabiliyor ve oylarını artırabiliyorlar. Yunanistan’daki »Hrisi Avgi« (Altın Şafak) partisi ülkenin kriz batağına düşürülmesiyle birlikte oylarını yüzde 0,3’den (2009) yüzde 7’ye (2012) artırabildi ve göze batmaya başladı.

30 Eyl 2013

Kriz tehditi altındaki »cennet«


Almanya’da yapılan Federal Parlamento Seçimlerinin gösterdikleri...
22 Eylül akşamı televizyonlar bir devrin sona erdiğini ve ülkenin tarihsel bir dönemeçe girdiğini ilân ediyorlardı. Evet, Federal Parlamento Seçimlerinin tarihsel bir sonucu olduysa, o da Almanya Federal Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden bu yana – kısa aralıklar haricinde – her zaman hükümet ortağı ve devlet partisi olan liberal FDP’nin meclis dışında kalmış olmasıdır. Piyasa radikali politikaların baş temsilcisi FDP’nin hezimetine tek üzülenler, anlaşılır gerekçelerle, sermaye örgütlerinden başkaları değil elbette.

29 Eyl 2013

Gerekli bir açıklama


28 Eylül 2013 Cumartesi günü Yeni Özgür Politika ve Özgür Gündem gazetelerinde yayımlanan köşe yazım hayli tepki topladı. Ancak bu tepkileri »twitter küfürleri« ve eleştiriler olarak ikiye ayırmak gerekiyor. Elbette küfürlere yanıt verecek değilim, ama gelen eleştiriler bu açıklamayı yapmamı gerekli kıldı.

27 Eyl 2013

Sol Parti ve Kürtler


Bugünlerde Kürt basınında Federal Parlamento Seçimleri üzerine çokça ilginç »analiz« okumak olanaklı. Özellikle Sol Parti ve Kürtler bağlamında yapılan bazı değerlendirmeler var ki, evlere şenlik. Sol Parti üyesi bir köşe yazarı olarak bunlara değinmezsek, fena halde ayıp olacak.

23 Eyl 2013

Refah şovenizminin zaferi


Almanya yeni parlamentosunu seçti ve partiler yelpazesini tarihsel bir sarsıntıyla yeniden kardı. Şansölye Merkel görevine devam edecek, ama Federal Parlamentonun kurulduğu günden bu yana her zaman hükümet ortağı olan liberal FDP’nin tarihin sayfalarına gömülmek üzere olmasından dolayı kendisine yeni bir ortak seçmek zorunda kalacak. Bu sefer olmasa da, önümüzdeki dönemde FDP’nin rolünü üstlenmeye aday yeni parti, sağ popülist »Almanya için Alternatif« (AfD) olacak gibi. AfD parlamentoya giremedi, ama varlığıyla CDU ve CSU’nun daha da sağa kaymasına neden olacak.

20 Eyl 2013

Yarın seçim var


Yarın Almanya’da Federal Parlamento Seçimleri yapılacak. Seçimler sadece Almanya’nın  değil, aynı zamanda AB’nin geleceği için de büyük önem taşıyor. Çünkü Almanya sadece kapitalist dünyanın en önemli merkez ülkelerinden birisi değil, aynı zamanda AB’nin de »patronu« konumunda.

7 Eyl 2013

Varşova’nın anımsattığı


Rosa Luxemburg Vakfı’nın çalışanları olarak yıllık toplantılarımızdan birisini Varşova’da yaptık. Bu vesile ile hem Rosa Luxemburg’un izlerini görme, hem de kentin acılı tarihini öğrenme fırsatını bulduk. Rosa’nın yaşamı hakkında bir hayli yeni detay öğrenebildik. Ancak beni en çok etkilen Varşova’nın 20. Yüzyıl’daki tarihi oldu.

30 Ağu 2013

İktidarlaşmanın kolaycılığı üzerine


Kapitalist dünyanın merkez ülkelerindeki insanların televizyon başında film seyreder gibi, Suriye’deki iç savaşı, Ortadoğu’da her gün yok edilen binlerce yaşamı, felaketleri ve trajedileri kayıtsızca izledikleri; »kahrolsun emperyalizm« diye bağırmayı siyaset yapmak sanan, ama kapısının önündeki çöp tenekesinin rengini dahi belirleyebilecek siyasî etkinlikten uzak olanların »savaş karşıtlığını« salt 1 Eylül geldiğinde hatırladıkları bu günlerde, savaş stratejileri ve nedenleri üzerine yazmaya insanın eli varmıyor doğrusu.

23 Ağu 2013

Deniz Kızı ve »paradoksal görüngüsellik«


Ya da; bir homoseksüelin trajik aşk hikâyesi

Karl Marx ünlü eseri Das Kapital’de, »Şeylerin görünen biçimi ile özü doğrudan çakışsaydı, her türlü bilim gereksiz olurdu« der. (Marx, Kapital 2. Cilt, Sol Yayınları) 23 Ağustos 1913’de Kopenhag limanına konulan »Küçük Deniz Kızı« heykelinin hikâyesi de Marx’ı teyid ediyor.

Mısır’da restorasyon dönemi


Mısır ile ilgili tartışmalarda fazlasıyla kafa karışıklığı hakim. Bu, dünya çapında sol cenah için de geçerli. Halbuki Mısır’daki aktörleri burjuva demokrasilerinin en temel değerleri çerçevesinde ve küresel siyasetler bağlamında değerlendirmek, analiz yapmayı kolaylaştıracak.

16 Ağu 2013

Karabasan


Ortadoğu halkları korkunç karabasandan kurtulamayacak gibi. 3 Temmuz’da gerçekleştirdikleri darbe ile Mursi’yi görevden alan üniformalı kapitalistler Mısır’ı kan deryasına çevirdiler. Müslüman Kardeşlerin örgütledikleri protestoları yüzlerce insanı katlederek bastırmaya çalışan Abdülfettah el Sisi ve çetesi, Mısır halkını iki uzlaşmaz düşman kampına ayırdı.

3 Ağu 2013

Sembolik değil, reel siyaset!


Siyaset bilimcileri siyasetle ilgilenmemenin bilinçli bir tercih olduğunu söylüyorlar. Bu tercihin farklı nedenleri var elbette, ama en önemlisinin parti ve siyasî aktör bıkkınlığı olduğu pek şüphe götürmüyor. Örneğin Almanya’da yapılan anketler, toplumun en az siyasetçilere güvendiğini ortaya çıkarmasıyla, bunu kanıtlıyor.

27 Tem 2013

Rojava mı, »ulusal« birlik mi?


Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın önerdiği dört konferanstan sonuncusunun hazırlıkları sürerken, böylesi bir soru da nereden çıktı denilebilir. Ancak Balkanlar-Kafkaslar-Ortadoğu üçgenindeki gelişmeleri biraz dikkatli okur isek, o zaman Kürt halkının bütünü için son derece önemli bir soru ile karşı karşıya olduğumuzu görmek zorundayız.

19 Tem 2013

»Demokrasiyi aydınlığa kavuşturmak«


Willy hocayı en son Berlin’de bir sunum yaptığında görmüştüm. Toplantı sonrası buluşup, sohbet ettiğimizde spontane halk hareketlerinin müthiş değişim gücünden bahsetmişti. Gezi olaylarından beri onu aramak istiyordum ve nihâyet tatile çıktığımda Willy hocayı arayabildim.

12 Tem 2013

Mısır ve İsrail’in derdi...


ABD yönetiminin Mısır’da neoliberal dönme – islamist devlet başkanı Mursi’yi görevden almasını »darbe« olarak nitelendirmemiş olması, sadece ABD siyasetinde değil, İsrail’de de tartışmalara yol açtı. Gerçi bu durum Türkiye’deki AKP hükümetini de zor durumda bıraktı, ama AKP de eninde sonunda »büyük biraderin« dediği noktaya gelecek. Çünkü mesele bölgedeki stratejik dengeleri ilgilendiriyor.

5 Tem 2013

Darbe, ama kime karşı?


Beklenen oldu. Mısır’ın, ABD’nden icazet alan üniformalı kapitalistleri, iktidara taşıdıkları neoliberal dönme islamist Mursi’yi, başkan seçilmesinden bir yıl sonra, alaşağı ettiler. Böylelikle Mısır’da son iki buçuk yılda iki devlet başkanı, halkın kabaran öfkesinin yol açacağı sonuçlardan korkan generallerce görevden alınmış oldu.

2 Tem 2013

Brüksel Konferansı*

*) Bu yazı 29 Haziran 2013'de yayınlanmıştır.

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın önerisiyle başlatılan konferanslar süreci, Ankara ve Amed Konferanslarından sonra, bugün Brüksel’de başlayacak olan Avrupa Konferansı ile devam ediyor. Konferansların önemi, bilhassa barış ve çözüm sürecinin toplumsallaşmasına katkısı üzerine çokça yazıldı-çizildi. O açıdan konferansın gerçekleştirildiği bugünlere değinmek yararlı olacak.

21 Haz 2013

Çözüm sadece AKP ile mi?


Aslında Türkiye ile ilgili Avrupa’da yürütülen »AB üyelik süreci dondurulmalı« tartışmasına değinmek ve Avrupa soluna öz görevlerini, AB’ne ise »iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına« özdeyişini anımsatmak gerekiyordu. Ancak gerek Amed Konferansı, gerekse de »Kürt halkı adına« diye başlayan bazı görüşler yazının içeriğini değiştirdi.

Küresel direniş okulları


Brezilya, Bulgaristan, Türkiye, Yunanistan ve halk direnişleri
Yeni Özgür Politika gazetesinde 20 Haziran 2013’de yayımlanan bir fotoğraf her şeyi anlatıyor: görüntüler, resmin altında yazı olmadığı takdirde, fotoğrafın hangi ülkede çekildiğini anlatmaya yetmiyor. »Her yer Taksim, her yer direniş!« sloganı, küreselleşen direniş okulları gerçeği ile müthiş bir anlam kazanıyor.

14 Haz 2013

Romantizmden reel siyasete


Avrupa’daki bir televizyon izleyicisinin ekrandaki resimlere baktığında, kameraların o anda hangi ülkenin hangi kentini gösterdiğini anlamakta güçlük çektiği günler yaşıyoruz. Çünkü bugün İstanbul’da, dün Frankfurt’ta, daha önceleri de Diyarbakır, Tunus, Kahire, Atina, New York, Madrid, Tahran, Halep ve Kamışlıda çekilen resimler birbirlerine, ayırt edilemeyecek kadar çok benziyorlar.

7 Haz 2013

»Tarihi insanlar yazar«

Türkiye’de yaşanılan günlerin tarihsel günler olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Olaylar, spontane, yani kendiliğindenci dalgalanmaların nelere muktedir olabileceğini kanıtlıyor. Ve atıl bırakılmış, sindirilmiş kitlelerin nasıl kısa zaman içerisinde bilinçlenebildiklerini.

5 Haz 2013

Gezi kıvılcımı ve Kürtlerin kaygıları


Türkiye günlerden beri hiç kimsenin öngöremediği, hatta olanaklı olabileceğini düşünemediği bir hareketlilik, daha doğrusu bir sosyal patlama yaşıyor. Farklı sosyal sınıf ve katmanlardan insanların ana gövdesini, ama 1990 kuşağının militan çekirdeğini oluşturduğu bu toplumsal dalgalanmanın henüz daha ne kadar süreceği, nereye evrileceği belli değil. Tek belli olan, üzerine ölü toprağı serilmiş bir toplumun kendine geldiği ve bundan sonra hiç bir şeyin eskisi gibi olamayacağıdır. Açıkçası böylesi bir gelişme karşısında vicdanı olup da, heyecanlanmamak olanaklı değil.

31 May 2013

Avusturya-Macaristan örneği?


Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmeleri genellikle uzun vadeli jeostratejik çıkarlar çerçevesinde değerlendiren Cengiz Çandar, son yazısında İtalya’da katıldığı toplantıda »Türkiye ve Kürdistan Avusturya-Macaristan gibi olabilir mi?« sorusuyla karşılaştığını yazıyor. Gerçi Çandar’ın konuyla ilgili ne düşündüğünü bilemiyoruz, ama soru incelemeye değer.

23 May 2013

Ortaklaşabilenlerden misiniz?


25 Mayıs 2013
Türkiye’deki barış ve demokratikleşme yanlısı güçlerin ajandalarına baktığımızda, doğal müttefik olması ve hükümet üzerinde parlamento dışı baskı mekanizmasını kurması gereken kesimlerin »süreçte« parçalı konumlanışları ve şüphesiz ciddî bir potansiyeli olan geniş toplumsal muhalefet dinamiğini oluşturmadaki yetersizlikleri hemen göze çarpıyor. Ancak bu tespit bir yanılgıya sebep vermemeli.

17 May 2013

Reyhanlı ve Suriye kumarı


Reyhanlı’daki korkunç saldırı, savaşın vahşetini, sınır tanımadığını ve güncel barış sürecinin kırılganlığını göstermekle birlikte, maskelerin düşüp, gerçek yüzlerin açığa çıkmasını da sağladı. Yanmış, parçalanmış bedenler karşısında ıstırap duymadan, »siyasetin maliyetinden« bahsedenleri, tuzu kuruların senaryolarını görünce, Susan Sontag’ın »Başkalarının acılarına bakmak« adlı eserini yazarken neler hissettiğini daha iyi anlayabiliyoruz.

10 May 2013

Kimin için, kiminle birlikte...


Almancada bakar-körlüğü tanımlayan güzel bir deyiş var: »Ağaçların çokluğundan ormanı görememek«. PKK gerillalarının çekilmesinin başladığı, uluslararası silah tekellerinin ülkede cirit attığı, Suriye’deki iç savaşın bölgeye yayılma tehlikesinin akut olduğu, sınıf çelişkileri ile sosyal ihtilafların keskinleştiği ve otoritarizmin devlet aklı hâline geldiği bir dönemde yürütülen »barış ve demokratikleşme« tartışmalarındaki bakar-körlük hayli belirgin. Halbuki dönem »kartal olmayı« gerektiriyor.

9 May 2013

Sağ popülizm taarruzda


»Toplumsal Adalet« dergisinin Mayıs 2013 sayısında yayımlandı.
Yıllardan beri Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde dikkat çeken bir fenomen nihâyet Almanya’ya da ulaştı: Alternative für Deutschland – AfD (Almanya için alternatif) adlı parti ile sağ popülizm Almanya’da da siyasî formasyonuna kavuştu. 14 Nisan 2013’de Berlin’de kurulan AfD şimdiden Almanya medyasını hayli meşgul edecek gibi görünüyor. Peki, bu partinin Almanya siyasî sahnesindeki etkisi ne olacak?

3 May 2013

»Ayrışanlar birleşecek!«


Willy hocanın söyledikleri kafamı karıştırmıştı. »Ayrışarak birleşme« diyordu, »barış ve demokratikleşmenin yolunu açar«. Ne demek istediğini anlamak için bir kez daha aradım. 1 Mayıs eyleminden geliyordu. Bir iki hoşbeşten sonra, »söyle bakalım« dedi, »dilinin altındaki baklayı çıkar«.

26 Nis 2013

»Ayrışma hayırlı olacak...«

Ne zamandır telefonlaşmamıştık. Bu sefer Willy hocayı ben arayayım dedim. Rahatsız edilmekten duyduğu memnuniyetsizliği fazlasıyla belli ederek, telefonu açtı. »Hocam« dedim, »gene yoğunsun anlaşılan«. »Hayırdır, sabahın bu saatinde sen uyanık mıydın?« dedi. »E hocam, sen değil miydim, her daim uyanık kalmalısın diyen«.

19 Nis 2013

Sürecin sonunda ne olabilir?


Bugünlerde Türkiye’de her kafadan bir ses çıkıyor. En önemli soru şu: »Bu sürecin sonunda ne olacak?«. Aslında doğru, varılacak hedef belli olursa, hangi yolun izlenmesi gerektiği de ortaya çıkar. Konuyu daha çok tartışacağız, ama »nasıl olabilir« konusunda ilginç bir örnek verilecek olursa, Güney Tirol’a bakmak öğretici olacak. 30 Ekim 2010 tarihinde şunları yazmıştım:

12 Nis 2013

Yanlış soruya doğru cevap olmaz!


Genç adam yaşlı haham Schwartz’ın kapısını çalar: »Adım Sean Goldstein. Talmut öğrenimi için size geldim.« Haham sorar: »Süryanice biliyor musunuz?«. »Hayır«. »Peki, İbranice?«. »Hayır«. Haham gene sorar: »Tevrat’ı hiç okudunuz mu?«. »Hayır, ama merak etmeyin, Berkley’de öğrenimimi summa cum laude ile bitirdim ve Harvard Üniversitesi’nde Sokrates Mantığı üzerine doktoramı yazdım. Şimdi ise öğrenimimi Talmut öğrenerek tamamlamak istiyorum«.

5 Nis 2013

»Sürece« ilkesel müdahale gerek!


Kürt halkının vazgeçilmez ve devredilemez temel haklarının karşılanması, yani kısaca gerçek bir demokratikleşme için burjuva gericiliğinin uygun bir çerçeve sunmadığı yeterince açık. Bu nedenle burjuva gericiliğinin ifadesi olan milliyetçiliğin hak ettiği yegâne yer, tarihin çöplüğüdür.

29 Mar 2013

»Kürt milliyetçileri« ve Kürdistan


Haftada bir yayımlanan köşe yazısıyla bir konuyu derinine irdelemek pek kolay değil. Tartışmanın özünü kaybetmemek için bazen esas meseleyi anımsatmak gerekiyor. Ve bu tartışmanın kişilerle uğraşmadığını, aksine bir ideolojiyi enine boyuna ele almaya çalıştığını da. İki hafta önce başladığımızda sorduğumuz soru şuydu: »Kürt milliyetçileri« sürecin neresinde duruyorlar? Bu soru şöyle de sorulabilir: »Kürt milliyetçiliği« Kürt halkının vazgeçilmez ve devredilemez temel haklarının karşılanması, kendi kaderini kendisinin tayin edebilmesi için uygun bir çerçeve sunabiliyor mu?

26 Mar 2013

Jeopolitik pragmatizm


İsrail’in Türkiye’den fiîlen özür dilemesi, uluslararası ilişkilerde siyaseti söylemlerin değil, çıplak iktisadî ve jeopolitik çıkarların belirlediğini bir kez daha kanıtladı. Eğer söylem belirleyici olsaydı, Erdoğan’ın 2012 Kasım’ında İsrail’i »terörist devlet« diye nitelemesi ve en son Siyonizm’i »insanlık suçu« olarak ilân etmesi, ilişkileri daha da germesi gerekiyordu.

22 Mar 2013

»Kürt milliyetçileri« ve Abdullah Öcalan


Bugün günlerden barış. Newroz günü kaleme alınan bir yazıya başka türlü başlanabilir mi? Bunca akan kandan, bunca acıdan, bunca söndürülen yaşamdan sonra, Amed’in Newroz meydanından buram buram yayılan barış umutlarını yüreğinin derinliklerinde hissediyorsa insan...

15 Mar 2013

Kürt milliyetçileri sürecin neresinde?


Perşembe günü bianet.org sitesinde BDP dışındaki Kürt örgütlerinin görüşlerine yer veren bir haber yer aldı. Haberde »Kürt parti ve örgütlerinin genel olarak yeni çözüm sürecini destekledikleri« vurgusu göz çarpıyor. Ama her zaman »şeytan detayda gizli« olduğundan, bize de »Kürt« milliyetçilerinin sürecin neresinde durduklarını görebilme fırsatını veriyor.

8 Mar 2013

Willy hoca dedi ki...



Gene sabahın köründe telefon edeceğini ismim gibi biliyordum. Bütün yaşamı boyunca, her gün sabah dörtte kalkan, haberleri gözden geçirip, sonra okuyacaklarını gazetelerden kesip telefonun başına geçen huysuz ihtiyardan başka ne beklenebilirdi ki? Hadi bugün ofise gitmiyorum, biraz daha uyuyayım dediğimde, hem de sabahın beşbuçuğunda, telefon çaldı.

28 Şub 2013

»De omnibus dubitandum!«


Özgür basında esas üzerine tartışmalara katkıda bulunmak amacıyla son iki haftada dostum Günay Aslan’ın yazısını irdeliyorduk. Ama gelişmeler öylesine hız aldı ki, yetişmek na mümkün. Günay’ın yazısına sonra tekrar dönmek üzere, güncele dair bir şeyler söylemek gerekiyor.

22 Şub 2013

Statüko sahiden çöktü mü?



Geçen hafta kaldığımız yerden Günay Aslan’ın yazısını irdelemeye devam edelim. Günay, şöyle yazıyor: »(...) Eskinin katı inkarcı ve imhacı sistemi çözülmüş, statüko çökmüş, eskinin ilişkileri ağırlıklı olarak tasfiye edilmiştir. Şimdi ilişkiler yeniden düzenlenmektedir. Oslo’da başlayan, İmralı’da devam eden ›müzakereler‹ bunun içindir.«

21 Şub 2013

Merkel’in yeni »Türkiye siyaseti« mi?



Alman şansölyesi Angela Merkel 24 – 25 Şubat 2013’de Türkiye’yi ziyaret edecek. Merkel’in basın sözcüsü ziyarette her iki ülkede Alman-Türk üniversitelerinin kurulma planlarının görüşüleceğini açıklamış olsa da, asıl görüşme başlıklarının daha farklı olacağını herkes biliyor. Bunların başında şüphesiz Suriye ve bölgedeki gelişmeler duruyor.

19 Şub 2013

Hey gidi Karadeniz!


Halkların Demokratik Kongresi (HDK) temsilcileri ile BDP’li milletvekillerinin Karadeniz gezisinde ortaya çıkanlar, çok insanı umutsuzluğa sokmuş gibi görünüyor. Öyle ya, ipini koparmış »kitleler« öğretmenevlerine, arabalara, parti ve örgüt binalarına saldırmış, Karadeniz bölgesine gelen milletvekillerini lince kalkışmıştı. Bu bir iki günde meydana gelen olayların arkasında baktığımızda, umutsuzluğa kapılmak için çok fazla neden olmadığı görülebilir. Yani tüm bu olaylar, solda duranlara daha fazla umut vermeli.

15 Şub 2013

Dar sınıfsal politikaları aşmak mı?



İçerisinde bulunduğumuz tarihsel süreç, ezilenler ve sömürülenler açısından hem önemli fırsatları, hem de ciddî tehlikeleri içermektedir – sadece Anadolu-Mezopotamya coğrafyasında değil. Fırsatlar ve tehlikeler arasındaki flu sınır, siyasî aktörleri adımlarını enine boyuna düşünüp atmaya zorlamaktadır.

12 Şub 2013

Elbette! Ulus devleti aşmaktır bütün mesele!



İsmail Beşikçi’nin tarihsel yanılgısı, Kürt »ulus devletçileri« ve alternatif siyaset arayışları üzerine
Günün birinde Mümtazer Türköne gibi bir burjuva milliyetçisi ile aynı »düşüncede« - İsmail Beşikçi’nin saygın bir isim olduğunda – buluşuyor olmak, bir sosyalist açısından pek arzu edilen bir durum değildir doğrusu. Ama gene de bu durum sosyalistler ve burjuva milliyetçileri arasındaki farkı göstermek, »ulus«, »ulus devlet« ve »milliyet« kavramları çerçevesinde »ulusal sorunun« tarihsel maddecilik pozisyonundan nasıl irdelenmesi gerektiğinin altını çizmek için iyi de bir fırsattır denilebilir.

8 Şub 2013

Şu milliyetçilik ne menem bir zenaat...



Türkiye yaygın medyası hakikaten iflah olmaz. Muhalif medya çalışanları, gazetecilik yaptıklarından hakim önüne çıkartılırlarken, burjuva gazetecileri »sahibinin sesi« misâli ahkâm kesiyorlar. Ve böylece 1840lardaki Marx’ı doğruluyorlar: »Basının birincil özgürlüğü, sınaî müessese olmama [özgürlüğüdür].«

1 Şub 2013

Ulus, milliyet ve sosyaldemokrasi



Ne zaman muhalif toplumsal güçler, güncel gelişmeleri salt görüngüler üzerinden değerlendirip, maddî temeli olmayan duygusal söylemlerle açıklamaya başlasalar, verili tarihsel dönemin maddî koşulları ve bunların uluslararası bağlamları göz ardı edildiğinden, kavramların içerikleri değişir, muğlaklaşır ve kafalar karışır. Günü anlamak olanaksızlaşır.

25 Oca 2013

Gericilik Avrupa’da yeniden sahnede



Britanya başbakanı Cameron’un haftalar öncesinden ilân edilen ve basına sızdırılan konuşması, umulduğu gibi, AB gündeminin ilk sırasına oturdu. Zaten Avrupa’daki burjuva medyası günlerdir »Britanya AB’den ayrılıyor mu?« spekülasyonunu körüklüyor ve güya Avrupa başkentlerinin »tereddütlü bir bekleyiş« içinde olduğunu bildiriyordu. Ama asıl meselenin bu olmadığını anlamak zor değil.

18 Oca 2013

Bazen »teröristimiz«, bazen »müttefikimiz«



Uzun yıllar Sahel Bölgesi’nin demokratik gelişime »modeli« olarak gösterilen Mali, Fransa’nın askeri müdahalesiyle gene dünya gündemine oturdu. 1960 yılında bağımsızlığını (!) kazanan ülke, 67 yıl Fransa’nın sömürgesiydi. Bölgeye örnek olarak gösterilen ülke, bugün yeni bir savaşın sahnesi hâline geldi. Neden?

11 Oca 2013

»Hangi Kürtler, hangi Türkler«



Bu yıl kötü başladı. Dostum, barış aktivisti Ralph M. Luedtke’nin cenazesini henüz kaldırmıştık ki, TBKP’li yoldaşım Osman Sakalsız’ın ölüm haberi geldi. Ona veda ettik, bu sefer Paris’ten Sakine, Fidan ve Leyla’nın vurulduklarını duyduk. Peşpeşe ölüm haberlerini veren telefonuma lânet okurken gene çalınca, »yoksa, yine mi?« demekten alıkoyamadım kendimi. Ahizeden Willy hocanın sesini duyunca, rahatladım.

10 Oca 2013

Paris: Cui bono?


PKK kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in Çarşamba akşamı Paris’te son derece profesyonelce işlendiği şüphe götürmez bir infaza kurban gitmeleri, bir çok soruyu beraberinde getiriyor ve Kürtlerin haklı tepkisini çekiyor.

4 Oca 2013

Kürtler ile boş kale maç



Son günlerde Türkiye medyasında PKK’yi »silahsızlandırma« konusunda epeyce yaygara koparıldığından, gene üstüme vazife olmadan bir kaç laf etmeden geçemeyeceğim.

3 Oca 2013

Neofaşizm yasakla engellenebilir mi?



»Nasyonalsosyalist Yeraltı« (NSU) adlı cinayet şebekesinin tesadüfen ortaya çıkmasının ardından başlayan tartışmalar, neofaşist NPD’nin yasaklanması çabalarıyla devam ediyor. Kimi eyalet hükümeti Anayasa Mahkemesi’nden yasaklama kararını çıkartmak için adım atarken, kimileri NPD ile »siyaseten« mücadele edilmesi gerektiğini söylüyor.