Almancada kullanılan bir deyimdir:
»Ağaçların çokluğundan ormanı görememek«. Detaylara takılıp, resmin bütününü
görememek anlamında. O nedenle bir soluklanıp, etrafımıza bakmakta yarar var. Köşe
yazısının izin verdiği ölçüde bunu yapmaya çalışalım ve ilk bakışta
birbirleriyle hiç bağlantısı yokmuş gibi görünen üç gelişmeyi irdeleyelim.
31 May 2014
25 May 2014
Stratejik »silah kardeşliği«
Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın Türkiye’deki
Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin startını verdiği Köln ziyaretinin çıkardığı
medyatik dumanlar, Almanya-Türkiye ilişkilerinin ne denli derin olduğu
gerçeğinin üzerini örttü. Erdoğan’ın, hem de 25 Mayıs 2014 Avrupa parlamentosu
Seçimlerinden bir gün önce yaptığı Köln çıkarması, hem Türkiye egemenlerine,
hem de Avrupa egemenlerine yaradı.
23 May 2014
İkiyüzlülüğün daniskası
AKP’nin yurt dışı örgütlenmesi UETD’nin 10.
yıl kutlaması çerçevesinde Köln’e geleceğini açıklayan başbakan Erdoğan,
Almanya’da hararetli tartışmalara yol açtı. Neredeyse bütün siyasetçiler bu
nedenle Erdoğan’ı sert bir şekilde eleştiriyorlar. Her ne kadar Alman hükümeti,
»Erdoğan’dan sorumlu davranmasını bekliyoruz« diyerek, hafif bir eleştiride
bulunmuş olsa da, »önemli partnerimiz olan bir ülkenin başbakanı olarak hoş
geldiniz diyoruz« açıklamasını yaptı. Gene de hükümetin, diğer partiler gibi
Erdoğan’ın Köln ziyaretini iç politika malzemesi yaptığını söyleyebiliriz.
16 May 2014
Soma katliamının faili belli
»Bir ceset genelde sessiz ve bakılamayacak
bir şeydir. Ama bazı cesetler vardır ki, onlar trombonlardan daha yüksek sesle
konuşur ve meşalelerden daha parlak ışıldarlar.« Rosa Luxemburg bu cümleleri
1912’de yüzlerce işsizin kaldıkları barınakta yemekten zehirlenmesi ve
onlarcasının sefil bir şekilde ölmesi üzerine yazdığı bir makalesinde
kullanmıştı. Ve şunu eklemişti: »Tıp konseyi beyefendiler zehirlenenlerin
bağırsaklarındaki öldürücü mikrobu ne kadar arar, ›saf bakteriyel kültürleri‹
ne kadar yetiştirirlerse yetiştirsinler; Berlinli barınakçıların ölümüne neden
olan gerçek zehir basilinin adı – saf kültürde kapitalist toplum düzenidir.«
9 May 2014
»Heimatfront«
Birinci Dünya Savaşının muhtemelen en feci
entelektüel sonuçlarından birisi, savaşa katılan ülkelerin toplumlarında
»düşman« uluslara karşı nefreti körükleyen, milliyetçi hezeyanları kamçılayan
ve »ulusu yedi düvele karşı birbirine kenetleyen« savaş propagandasıydı. Bu
nefret söylemi bugün dahi tarih yazılımlarındaki paradigmayı belirlemektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)