Avrupa Parlamentosu Uluslararası Kürt
Konferansı 12. kez Brüksel’de gerçekleştirildi, ama Kürt basını haricinde
kamuoyunda pek ilgi çekmedi. AP Sol Grubu himayesinde yapılan geleneksel
konferansta Kürt temsilcileri ve dostları birbirlerini dinleyip, karşılıklı
söylenenleri teyit ettiler. Söylenenlerin, yapılan tespitlerin, ileri sürülen
taleplerin hiç birisi yanlış değil. Peki ama sonuç?
29 Oca 2016
22 Oca 2016
Stratejik zorunluluk
Saldırganlığı giderek artan Alman
emperyalizmi kronik birikim fazlası krizini hafifletmek, derinleşen sosyal ve
ekonomik sorunların faturasını çalışan sınıfların sırtına yüklemek, sömürüyü
kökleştirmek amacıyla zaten kırıntıları kalmış sosyal ve demokratik kazanımları
ortadan kaldırmak, toplumsal direnç mekanizmalarını kırmak ve dünyanın yeniden
emperyalist paylaşımındaki avantajlı konumunu genişletmek için bir dizi
stratejik zorunluluğu yerine getirmeye çalışıyor. Bu zorunluluklardan bir
tanesi, işbirlikçi ülkelerdeki gerici devlet yapılarını teşvik etmektir.
15 Oca 2016
Gerici devlet yapısına dönüş
1989/90 karşı devrimiyle sosyalizmin dünya
çapında aldığı yenilginin 26. yılında insanlığın neleri kaybettiği ve daha
neleri kaybetmek üzere olduğu daha da belirginleşiyor. Reel sosyalizm tüm
hatalarına, bürokratikliğine ve zayıflıklarına rağmen, emperyalist güçleri
sınırlamış, dahası, özellikle Avrupa’da sistem alternatifi olma vasfıyla ve
güçlü sendikal hareketin de katkısıyla egemen sınıfları – Ren kapitalizmi gibi
– »sosyal devlet« uzlaşısına zorlamıştı.
9 Oca 2016
Taşeron başına buyruk davranınca...
Emperyalizmin sadık taşeronu Suudi
despotları, İran politikalarında gerginliği artırınca, tüm başkentlerde
teyakkuza geçildi. Burjuva basını ise, hemen her ülkede »mezhep çatışması«
teranesine devam ediyor. Hakim sınıfların egemenlik aracı olan »mezhep
çatışması« söylemi ile ilgili olarak M. Sinan Birdal’ın Çarşamba günü Evrensel
gazetesinde yayımlanan yazısı hayli aydınlatıcı olduğundan, tavsiye ederiz.
Biz, sorunun jeopolitik arka planına bakalım.
1 Oca 2016
Deklarasyonla özerklik gelmez
Kürdistan’ın yangın yerine döndürüldüğü,
katliamlar ve yıkımın olağanlaştığı, ama aynı zamanda vicdanların köreldiği
bugünlerde DTK’nın kamuoyuna sunduğu Demokratik Çözüm Deklarasyonu,
beklenildiği gibi egemenlerin derin nefreti ile karşılaştı. Deklarasyonla
özerkliğin gelmeyeceğini, deklarasyonun tüm ülkeye yönelik bir tartışma metni
olduğunu herkes biliyor. Rejim zaten tam da bu nedenle nefretini kusuyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)