23 Nis 2016

Terör – Emperyalizmin meşum egemenlik aracı

George W. Bush 20 Eylül 2001 tarihinde ABD Kongresinde yaptığı konuşmada, »Teröre karşı savaşımız El Kaide ile başlıyor, ama onunla bitmeyecek. Bu savaş küresel erimi olan her terörist grup bulunana, durdurulana ve yok edilene dek devam edecektir« diyerek, emperyalizmin yeni »büyük anlatısını« ilân ediyordu. Bu »büyük anlatı« son 15 yılın tüm jeostratejik hedefli, uluslararası hukuka aykırı ve eski Ahit’in »iyi« ve »kötü« tanımları üzerine oturtulmuş müdahale savaşlarının (»Haçlı Seferinin«) temel gerekçesi oldu. Dahası, egemen sınıflar ve emperyalist güçler içeriğini stratejik hedeflerine göre keyfi bir biçimde belirledikleri »terör«, »terörizm« ve »terörist« tanımlarıyla, klasik askerî operasyonların yanı sıra gizli servislerin ve özel timlerin yürüttükleri, yargısız infazların, işkence merkezlerinin ve topyekun yok edilmelerin belirgin emareleri olduğu savaşları yaygınlaştırdılar.

ABD-Suudi gerilimi mi?

ABD başkanı Obama’nın Suudi Arabistan’ı ziyaretini sayfalarına taşıyan burjuva basınına bakılırsa, ABD emperyalizmi ile sadık taşeronu arasında ciddi bir gerilim yaşanıyor. İddia şu: »ABD’nin İran ile ilişkilerini geliştirmesi ve 11 Eylül saldırılarından Riyad’ın rolü olduğu iddialarını içeren bir yasa tasarısının ABD Kongresine getirilmesi nedeniyle Suudi despotları 750 milyar Dolarlık fonlarını satma tehdidinde bulunarak, gerilimi artırdılar. Hatta kral Selman’ın Obama’yı bizzat havaalanında karşılamaması, gerilimin derinleşeceğini gösteriyor.« Gerçekten öyle mi?

16 Nis 2016

Devrimci mücadele meşrudur!

Bugün F. Almanya’nın Nürnberg kentinde önemli bir protesto eylemi yapılıyor: F. Alman devletinin bir yıldan beri tecritte tuttuğu ATİK’li devrimcilerin ve tüm politik tutsakların serbest bırakılmasını talep eden bir yürüyüş. Bilindiği gibi, 13 ATİK’li devrimci Avrupalı emperyalist devletlerin AKP rejimiyle işbirliğinde gerçekleştirdikleri bir operasyonla 15 Nisan 2015’de tutuklanmışlardı. 10 ATİK’li devrimci ve 8 Kürt siyasetçisi hâlâ tecritte tutulmaktalar.

8 Nis 2016

Mengene arasında

Etrafını görünür ve görünmez sınırlarla örmeye çalışan Avrupa, tüm zenginliğine ve askerî üstünlüğüne rağmen bir mengene arasına sıkışmış gibi, iki yandan masif bir baskı altında. Bir tarafta savaştan kaçan Afganistanlı, Pakistanlı ve Suriyeli mültecilerin yanı sıra Kuzey Afrika, özellikle Libya üzerinden Avrupa’ya gelmeye hazırlanan Eriteya, Etopya, Güney Sudan, Merkez Afrika Cumhuriyeti, Nijerya ve Somali’deki yoksulların göç tehdidi artarak sürerken, diğer tarafta da ekonomik ve malî krizlerin kara bulutları Avrupa üzerinde toplanmaya başlıyorlar.

F. Alman emperyalizminin Afrika sevdası

Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi CDU’nun genel başkan yardımcısı Armin Laschet, FAZ gazetesine yazdığı bir makalesinde, biraz da hayıflanarak, »Suriye’de Hıristiyanları katleden cihatçı grupları ›muhalifler‹ diyerek destekliyoruz, ama Mali’de aynı cihatçı grupları ›terörist‹ diye kovalıyoruz. Bu saçmalığa bir son vermek lazım« diye yazıyordu. Laschet’i böylesi bir yorumda bulunmaya iten, kuşkusuz aynı zamanda Almanya Katolik Konseyi’nin üyesi olması ve Suriye’deki şiddetin Hıristiyan dünyasında oluşturduğu tepkiydi. Laschet, »bu saçmalığı« eleştireyim derken, istemeden de olsa F. Alman emperyalizminin stratejilerini özetliyordu. Nitekim, bizzat Şansölye Merkel’in tartışmaya müdahalesinin ardından, Laschet ve benzeri kesimlerden gelen eleştiriler kesildi.

1 Nis 2016

»Macar salamı«


Almanya işçi hareketinde yaygın bir deyiş vardır: »Salam taktiği«. Bu metaforla sermayenin ve siyasî temsilciliğinin sendikal mücadeleler ile elde edilen kazanımları fark edilemeyecek şekilde dilim dilim geri alması kastedilmektedir. »Bir dilimden bir şey olmaz« yaklaşımını gösterenlerin belirli bir zaman sonra »salamdan« geriye hiç bir şeyin kalmamasına şaşırmamaları da ima edilir. Sermaye bu şekilde uzun vadeli ve istikrarlı bir şekilde çıkarlarını kollayan adımlar atmaktadır.