2012’nin bu son günlerinde, Roboski Katliamı’nın
yıldönümünde, iki yazarın yazdıkları gözüme çarptı. Birisi, gazetemizin
yazarlarından Delil Karakoçan’ın »Yersiz
kaygılar« başlıklı yazısı. Diğeri ise Cengiz Çandar’ın 25 ve 26 Aralık’ta
kaleme aldıkları.
28 Ara 2012
21 Ara 2012
»Devrimin« hamiliğine soyunanlar
Özgür basın geleneğinde yer almanın verdiği onurla,
Türkiye’deki fiîli »Düşman Ceza Hukuku«nun rehineleri olan gazeteci
meslekdaşlarıma kucak dolusu selamla...
Almanya barış hareketi bugünlerde Suriye konusunda
yayınlanan bir çağrıyı tartışıyor. »Özgürlüğün
yardıma ihtiyacı var« başlıklı çağrıyı, üyesi olduğum DIE LINKE eşbaşkanı
Katja Kipping, silah tekellerine karşı verdiği mücadele ile tanınan
milletvekilimiz Jan van Aken, Kürt yazar Haydar Işık ve çeşitli partilerden,
kurumlardan şahsiyetler imzalamış.
13 Ara 2012
Filistin: devlet mi, çözüm mü?
Filistin Otoritesi başkanı Mahmud Abbas’ın Türkiye
ziyareti, ne zamandır değinmek istediğim bir konuya odaklanmama neden oldu.
Konuya özellikle Filistin’in BM genel kurulunda »gözlemci devlet« statüsünü
kazanmasından sonra değinecektim, ama fırsat bugüneymiş.
6 Ara 2012
Büyük resme bakınca
Beklenildiği gibi 28 NATO ülkesinin dışişleri bakanları
Türkiye’nin isteğini yerine getirip, Patriot hava savunma sisteminin
Türkiye-Suriye sınırında konuşlandırılmasını onayladılar. Merkel
hükümeti de onayını verdi. Alman parlamentosu da muhtemelen, Sol Parti
haricinde bütün Alman partileri ile bu adıma evet diyecek.
»Patriotlar savunma
amaçlı« yalanına hükümete yakın gazeteler bile inanmıyor. Peki,
o zaman asıl amaç ne? Yanıtı farklı açılardan, büyük resme bakarak aramak
gerekiyor.
30 Kas 2012
Anayasal azınlık
1 Şubat 1995’de Strassburg’da imzalanan ve 1998’den
itibaren yürürlüğe giren »Avrupa Ulusal Azınlıkların Korunması İçin Çerçeve
Antlaşması« Avrupa’daki ulusal azınlıkların bireysel ve kolektif hakları ile
bunların kamu yaşamında uygulanmasının esaslarını belirliyor. Antlaşmayı
imzalayan ülkelerdeki uygulamalar da doğrudan Avrupa Konseyi Bakanlar
Komitesi’nin kontrolü altında.
25 Kas 2012
Plurinasyonalite ve »Buen vivir«
Sosyal, feminist, adil ve ekolojik demokrasi konseptleri
(Demokratik Modernite dergisinden)
»Demokratik Modernite« dergisi Latin Amerika’daki sistem
karşıtı hareketler konusunda bir yazı istediğinde, yazıp yazmama konusunda
tereddüt ettim. Tereddüt ettim, çünkü Latin Amerika konusunda benden çok daha
ehil kalemler var – Örneğin raflar dolusu çalışmaları kaleme almış bir uzman
olan Metin Yeğin gibi isimler var.
Ama beni asıl tereddüt ettiren, Latin Amerika’daki anarşist, feminist,
ekolojist, sosyalist ve antikapitalist hareketler üzerine, var olan hareketleri
ve hedeflerini sıralamaktan öte gidemeyen, genellikle de Avrupa merkezci bakış
açısının sınırları içerisine tıkılı kalan benzerlerinin tekrarı olan bir
yazının çıkmasıydı.
23 Kas 2012
»Yurtsever« mi, savaşsever mi? 24 Kasım 2012
Açlık grevleri nihayet bitirildi. Ama bu, Kürt
hareketinin, Türkiye sosyalistlerinin ve demokratların görevinin bittiği
anlamına gelmiyor. Hükümetin bundan sonraki süreci nasıl yöneteceğini nasılsa göreceğiz.
Görmemiz gereken asıl nokta ise, açlık grevleri süresinde tutsakların yanında
saf tutanların süreci nasıl değerlendirecekleridir. Özeleştiri mekanizması
çalıştırılmadan olağan gündeme dönmenin büyük bir hata olacağını anımsatmak
gerekiyor.
16 Kas 2012
Yanılıyorsunuz beyler!
Okuduğunuz bu yazı gazetede yayımlandığı gün, 12 Eylül
2012 tarihinde açlık grevine başlayanlar, 67. güne girmiş olacaklar. Rahatımızı
bozup, ancak haftalar sonra durumun vehametini kavrayarak harekete geçenler
olarak, olası bir ölümde bizlerin de sorumluluk payımız olacağını hiç bir zaman
unutmamalıyız. Şahsen, zamanında harekete geçmediğim için büyük bir vicdan
azabı çekmekteyim. Ve muhtemelen bugünkü süreci ömrüm boyunca yüzüm kızararak
anımsayacağım..
9 Kas 2012
Radikalleşme zamanıdır
Yazı yazmanın zor olduğu günlerdeyiz. Hele hele Türkçe
yazıyorsanız, Türkiye’ye ve açlık grevlerine değinmeyen konuları
değerlendirmeye eliniz varmıyor. Dile kolay: 60. gün. Kalıcı rahatsızlıklar,
hatta ölüm kapıda.
2 Kas 2012
Erdolf ve »cünhakâr« halkı
Dün Erdoğan’ın Almanya ziyareti esnasında şansölye Merkel
ile birlikte düzenlediği basın toplantısına katılan iki Alman meslekdaşımla
sohbet fırsatını buldum. Türkiye ve bölgeyi çok iyi tanıyan deneyimli iki
gazetecinin söyledikleri tüylerimi diken diken etti.
25 Eki 2012
Ehlileştirebildiklerinden misiniz?
Böylesi günlerde uyuyabilmek na mümkün. Kardeşimin ve
babamın peşpeşe, gözümüzün önünde eriyip gittikleri günler aklıma geliyor. O
çaresizliğim, telefonun her çalışında kalbimin duracak gibi olması...
Kardeşim Uğur ve babam hastaydılar. Kendi iradeleri ile
bedenlerini ölüme yatırmamışlardı. Ama gene de onları kaybetmeden önceki
günlerdeki ruh hâlimi anımsadığımda, bu yazı yayımlandığında 46. güne giren
açlık grevcilerinin anne ve babalarının, eşlerinin, kardeşlerinin, dostlarının
duygularını, yüreklerinde hissettikleri acıyı çok iyi anlayabiliyorum. Her an
ölüm haberinin gelecek olmasını bilmek, tarifi zor bir duygudur.19 Eki 2012
Erdoğan, »Bibi« ve Macbeth
Shakespeare’in trajik figürü Macbeth’i bilmeyen yoktur
herhalde. Hikâyede üç cadının kehanetine inanan Macbeth, vizyonunu
gerçekleştirmek isterken hata üzerine hata yapar. Her yeni hata, bir öncekinin
üstünü örtmek için yapılır. Macbeth cinayet işler, işletir, yalan söyler ve
paranoyik bir durumda etrafının düşmanlarla çevrili olduğuna inanır. Durumu
çaresizleştikçe, daha fazla hata yapar ve sonunda »yürüyen« Birman
Ormanı’nından çıkan Macduff tarafından öldürülür.
17 Eki 2012
Suriye planları
Ankara’nın bir Suriye yolcu uçağını inişe zorlaması,
gerilimlerin daha da artacağına işaret ediyor. Basında yer alan haberler de, bu
eylemin NATO ülkeleri arasındaki gizli servisler koordinasyonuyla
gerçekleştiğini gösteriyor. Görüldüğü kadarıyla »Suriye planları« tam gaz
uygulamada.
5 Eki 2012
Ateşe benzin dökmeyin!
Alman Barış Hareketinin Türkiye-Suriye
ihtilafı ile ilgili basın açıklaması:
Ateşe benzin dökmeyin!
Türk hükümetine verilen savaş yetkisi gerilimleri artıracak – Türkiyeli ve
Alman barışseverler savaşa hayır diyor.
Kassel,
5 Ekim 2012 – Suriye – Türkiye sınırında gerginlik tırmanışına karşı Federal
Barış Hareketi Konseyi temsilcileri Peter Strutynski ve Murat Çakır
gelişmelerle ilgili ilk değerlendirmelerinde şunları açıkladılar:
Akçakale Komplosu
1985’de kurulan İsrail lobi örgütü »Washington Ortadoğu
Politikaları Enstitüsü« WINEP’in 24 Eylül 2012 günü düzenlediği bir toplantıda
konuşan WINEP başkan yardımcısı Patrick Clawson, savaş gerekçesi sayılacak bir krizin
yaratılmasının »çok zor bir görev«
olduğunu vurguladıktan sonra, şunu söylemişti: »... Şunu da eklemek gerekiyor: bay Lincoln, Sumter Kalesi’ne
saldırılmadığı müddetce federal orduyu göreve çağıramayacağını söylerken, tam
olarak Sumter Kalesi komutanına, Güney Carolina’lıların kaleye saldırmasına yol
açacak tavırları gösterme emrini veriyordu«.
28 Eyl 2012
Unutmadık, izlemeye devam ediyoruz!
Türkiye’deki bazı liberal kalemler hâlâ AKP hükümetinin
demokratikleşme yolunda olduğunu iddia etmeye devam ediyorlar. En güçlü kanıt
olarak da, »Balyoz Davası« sonuçlarını gösteriyorlar.
25 Eyl 2012
Yüksek teknolojili savaşlar
İslam dünyasında hiddetli bakışlar ABD’ne yöneltilirken,
Almanya, küresel çapta beklenen bölgesel müdahale savaşlarına son hızla
hazırlık yapıyor. Almanya’nın yaklaşık olarak 20 yıldan beri hummalı bir çalışma
ile yürüttüğü bu hazırlık ise nedense dünya kamuoyunda pek dikkate alınmıyor.
17 Eyl 2012
Kırmızı çizgiler ve savaş planları
Bingazi’de ABD büyükelçisinin linç edilmesi dinî
fanatizmin Libya’da da aldığı korkunç boyutları – artık kaçıncı defa – gözler
önüne serdi. Aslında büyükelçi ve üç memurunun linç edilmesi, tam anlamıyla bir
»çağırdığım hayaletleri, başımdan def edemiyorum« vakası. Çünkü islamist terör
ve linç olaylarının dünya çapında artması ile, bilhassa ABD’nin savaş
politikaları arasında kopmaz bir bağlantı var.
11 Eyl 2012
Yabancı gözüyle gazeteciler davası
Ya da; Trajikomedik hukuk tiyatrosu
nasıl oynanır?
İstanbul, 11
Eylül 2012
Almanya'dan, 10 Eylül'de başlayan tutuklu gazeteciler davasını
izlemek için gelme hazırlığı yaptığımızda, davanın güncel
yaşantımızda hiç de alışık olmadığımız sahnelerce
resmedileceğini biliyorduk. Ama bir Almansanız ve gerek siyasi
yaşamınız da gerekse de gazeteci çalışmalarınızda Alman
mahkemeleriyle içli dışlı olduysanız, mahkeme ciddiyetine ve en
asgari seviyede demokratik hukuk devleti esaslarına uygun muhakeme
yapılmasını beklersiniz. Çünkü bilirsiniz ki, Almanyalı bir
hukukçu, hele hele o hukukçu bir hakim veya savcıysa, “şaibeli
hüküm” veya “siyasi etki altında kalma” suçlamalarını
yapılabilecek en büyük hakaret olarak algılar ve toplumun en
muhafazakar kesimleri bile yargı bağımsızlığını en az sizin
kadar savunurlar.
6 Eyl 2012
Basın ve fikir özgürlüğü güvence altına alınsın – Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın!
Frankfurt am Main, 6 Eylül 2012 – Alman
gazetecileriden, siyasetçilerinden ve vakıf temsilcilerinden oluşan bir heyet,
Türkiye’deki tutuklu gazetecilere karşı başlatılacak olan duruşmaya mahkeme
gözlemcisi olarak katılmak üzere İstanbul’a geliyor. Heyette uluslararası hukuk
uzmanı ve eski milletvekili Prof. Dr.
Norman Paech, DIE LINKE Hessen meclis grubu başkanı Willi van Ooyen, Neues Deutschland gazetesi genel yayın yönetmeni Jürgen Reents, ver.di sendikası Alman
Gazeteciler Birliği (dju) federal yönetim kurulu üyesi Joachim Legatis, Hessen Rosa Luxemburg Vakfı yöneticisi Murat Çakır, insan hakları aktivisti Wolfgang Kanz ile gazeteciler Edgar Auth, Dinah Riese, Benjamin Hiller
ve dju-Münih yönetim kurulu üyesi Michael
Backmund yer alıyorlar. 9 – 12 Eylül 2012 tarihlerinde İstanbul’da kalacak
olan heyet, duruşmaya gözlemci olarak katılmanın yanısıra sendikacılar,
gazeteciler, insan hakları aktivistleri, parti temsilcileri ve milletvekilleri
ile de görüşmeler yapacak.
Basın ve fikir özgürlüğü
Burjuva demokratik hukuk devletinin varlığının en önemli,
yani olmazsa olmaz göstergesi, basın ve fikir özgürlüğünün hiç bir gerekçe ile
engellenmeksizin, baskı ve sansür altına sokulmadan kullanılabilmesidir. Bu
özgürlüklerin kullanılamadığı bir ülke, serbest ve doğrudan seçimler
yapılabilse bile, demokratik değildir.
24 Ağu 2012
Ateşle oynama, ülkeni yakarsın!
1997 Kasım’ı: basına Deniz Kuvvetleri Komutanlığının »Açık Denizlere Doğru« başlıklı strateji
belgesi sızdırıldı. Belgede,
»Kafkaslar-Ortadoğu-Balkanlar üçgeni, Kızıldeniz, İran Körfezi, Kuzey Afrika
dahil Akdeniz ve Atlantik’in Cebelitarık yakınlaşma suları Türk Silahlı
Kuvvetlerinin ilgi alanıdır. (...) Bu ilgi alanı, vatan limanından çok
uzaklarda her türlü lojistik desteğe sahip, güçlü ve etkin deniz kuvvetleri
gerekli kılmaktadır« mealinde bir tespit yer alıyordu.
17 Ağu 2012
Demokratik kamuflaj
Mısır’ın islamist başkanı Mursi’nin aldığı son kararlar,
Batı basınında »cesur adım«, »Mısır sivilleşiyor« türünden övgülere neden oldu.
Seksenine merdiven dayamış general Tantavi ve mesai arkadaşlarının emekli
edilmesi Mısırlılarca da sevinçle karşılandı. Aslında bu sevinç anlaşılabilir,
çünkü daha bir kaç gün öncesine kadar kimseyi apoletli despotların geri
çekileceğine inandıramazdınız.
10 Ağu 2012
Pars hamlesi
İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin Türkiye
ziyareti ve bu çerçevede yapılan açıklamalar, İran-Türkiye ilişkilerinin ne
denli çetrefil bir süreçten geçtiğini bir kez daha göz önüne serdi. Ama
ziyareti bölgedeki gelişmeler bağlamında ele alırsak eğer, resmin sadece
İran-Türkiye ilişkilerinden ibaret olmadığını görebiliriz.
2 Ağu 2012
Ölüm: Made in Germany
»Silah
satışı sadece kalifiye işyerlerini güvence altına almaz, aynı zamanda askerî ve
jeostratejik çıkarların korunmasına yardımcı olur. Rekabet yetisine sahip olan
bir silahlanma sanayii, Federal Ordu’nun dünya çapında gücünü garanti altına
alır. Kuzey Kore ve İran gibi dünya barışını tehdit eden ülkelere silah
satışının yasak olmaya devam etmesi gerekmektedir. Suudî Arabistan ve Katar ne
demokrasi ne de çağdaş hukuk devletleridir, ancak fiîlen Batı’nın
müttefikleridirler. Tahran ile olan ihtilafta bu devletleri desteklemek, yanlış
bir şey değildir«.
27 Tem 2012
İki, üç, daha fazla Kürdistan!
Tarih öğreticidir. Herkesin tarih sayfalarında anılma, gelecek kuşaklara
öğreti bırakma şansı vardır. Ama olumlu, ama olumsuz. Tarihin sayfalarına nasıl
girileceği ise, kişinin duruşu ile bağlantılıdır, yani lânetle mi yoksa saygı
ile mi anılacağını yaptıkları ile belirleyebilir insan. Tarihin kanla yazıldığı
günümüzde de bunu gözlemleyebilmekteyiz.
20 Tem 2012
Almanya’nın sünnet sorunu
Uzun süre direndim.
Konuyu görmezden gelmeye çalıştım, ama nafile. Alman basını her şeyi bir kenara
bırakmış, sünnet haberlerine odaklanmış durumda. Basınıyla, politikacısıyla
meseleyi tartışmaktan vazgeçmeyecekler gibi. Mecburen elâlemin orasına burasına
dokunacağız artık.
13 Tem 2012
Esnek ortaklıklar sistemi
Türkiye kamuoyu şu
sıralar, Temel ile İdris’in fıkrada »güvercinin
kanadi suya deydiydu, değmediydu« türünden tartıştığı gibi, Türk jeti
»düşürüldü mü, düştü mü«, »füze miydi, uçaksavar mı« soruları ile meşgulken,
arka planda neler olduğundan haberdar mı acaba diye düşünüp duruyorum.
6 Tem 2012
Sistem, hatanın ta kendisi
Nasyonalsosyalist cinayet şebekesi NSU ile ilgili
belgelerin Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı tarafından yok edilmesi, teşkilat
başkanı Heinz Fromm’u koltuğundan etti. Ardından da Thüringen eyalet teşkilatı
başkanı Thomas Sippel görevden alındı. Alman devleti ne yapsa, bir türlü NSU
skandalının üstünü kapatamıyor. Muhafazakâr gazeteler bile, teşkilatın »sağ
gözünün kör« olduğunu yazmaya başladılar.
29 Haz 2012
Kükremenin (!) perde arkası
Almanya’daki yaygın medya bir hafta boyunca Suriye’nin
düşürdüğü Türk savaş uçağını haber yaptı. Yaygın medyanın savaş kışkırtıcılığı
– ve NATO toplantısından savaş kararı çıkmamasının yarattığı hayal kırıklığı –
bir yana, okurların çıkan haberlere yaptıkları yorumlar hayli ilginçti. Büyük
bir çoğunluk, »olay, Suriye’ye saldırmak
için bir neden yaratma çabası« yorumunu yapıyordu.
22 Haz 2012
20 yıl önce, 20 yıl sonra...
1992’de Rio’da gerçekleştirilen ve 170 ülkeden
temsilcinin katıldığı »Büyük Zirve«de insanlık tarihinde yepyeni bir sayfanın
açıldığı ifade ediliyordu. Doğanın korunacağı, barışçıl ve açlığın insanlık hafızasından
silineceği bir gelecek tahayyülü heyecan yaratmıştı.
15 Haz 2012
Kürt partisi mi, Kürdistanî parti mi?
Bu hafta, »Türkiye’nin yeni dış politikası ve bu
politikanın Balkanlar-Kafkasya-Ortadoğu üçgenindeki etkisi« başlığı altında bir
sunumda bulunmak üzere Potsdam’a davetliydim. Potsdam, DIE LINKE’nin iktidara
ortak olduğu Brandenburg eyaletinin başkenti. Açıkcası daveti, hükümetteki sol hakkında
gözlemlerde bulunurum beklentisiyle de kabul etmiştim.
8 Haz 2012
Esad’ın aklından zoru mu var?
İktidarlarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan
despotların genellikle irrasyonel kararlar aldıkları bilinir, ki tarihte bunun
onlarca örneği var. Suriye’de bu hafta yeni bir katliam daha yaşandı – hem de
Kofi Annan’ın BM Genel Kurulu’na sunacağı raporun arifesinde. Batı ve »Suriye
Ulusal Konseyi« (SUK) hemen katliamı Esad Rejimi’nin gerçekleştirdiğini
açıkladılar.
4 Haz 2012
Sol Parti’de kırılgan uzlaşı
DIE LINKE Göttingen Kurultayı’nın sonuçları üzerine
Almanya gibi bir ülkede yaygın medyanın solda duran bir
partinin kurultayına bu denli ilgi göstermesi ilk bakışta şaşırtıcı. Pazartesi
günkü basına bakan yabancı birisi, tüm manşetlerde Sol Parti’yi okuyunca,
ülkenin en güçlü partilerinden birisinden bahsedildiği zannına kapılabilir.
Aslında 2 ve 3 Haziran 2012 tarihlerinde Göttingen’de yapılan DIE LINKE Parti
Kurultayı hakkındaki haberler, aylarca süren »antisol kampanyanın« bir devamı.
Ancak satır araları okunduğunda, yaygın medyadaki hayal kırıklığı göze batıyor.
1 Haz 2012
Batı’nın Suriye ikilemi
Yunanistan Krizi, Fransa Başkanlık Seçimleri, G 8 ve NATO
Zirveleri gibi konuların bir süreliğine arka plana ittiği »Suriye haberleri«, Hula Katliamı’yla yeniden Batı
basınının manşetlerine yerleşti. Sivillere yönelik katliam, savaşın iğrenç
yüzünü göstermekle birlikte, Batı’nın ikilemini de tekrar gün yüzüne çıkardı.
24 May 2012
Krizde sol, solda kriz
Bugünlerde DIE LINKE’den (Sol Parti) bahseden herkes bir
konuda hemfikir: Sol Parti beş yıllık tarihinin en derin krizini yaşıyor.
2009’a kadar başarıdan başarıya koşan Sol Parti, 2009 Federal Parlamento Seçimleri’nden
bu yana tüm Almanya’da güven kaybediyor.
Seçimlerin ardından Almanya
Ülkenin federal yapısı nedeniyle Almanya’da neredeyse her
yıl seçimler yapılıyor. Ne de olsa 16 eyaletin eyalet parlamentoları, yerel
meclisleri, kentlerin belediye başkanları, artı 4 yılda bir Federal Parlamento
ve nitekim Avrupa Parlamentosu üyeleri seçimle belirlenmek zorunda. Bunlara
zaman zaman yerel ve eyalet düzeyinde gerçekleştirilen halk oylamalarını da
eklersek, Almanya seçmenlerinin bitmek bilmeyen bir seçim maratonunda
olduklarını iddia edebiliriz.
12 May 2012
Korsanlar faktörü
Yarın Almanya’nın en büyük eyaleti olan
Kuzeyren-Vesfalya’da Eyalet Parlamentosu seçimleri yapılacak. Gözlemciler, bu
seçimlerde de »Korsanlar«ın parlamentoya girmesine kesin gözüyle bakıyorlar.
Araştırmalar Korsanlar’ın yüzde 9 oy potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor.
4 May 2012
Kıssadan hisse...
Laz olmayıp da, Laz fıkrası anlatanlardan hiç haz almam
doğrusu. Irkçı ve aşağılayıcı fıkralardan bahsetmiyorum, kıssadan hisse çıkaran
fıkraları, fıkraya konu olanlar anlatmalıdır ki, özelliği, orijinalliği kaybolmasın.
Ardeşen’liyim. Lazona’nın en eski yerleşim bölgelerinden olan Dutxe’li Koçiva
sülalesinden. Yani Lazım ve Laz fıkralarını iyi anlatmakla övünürüm. Bari bunca
laftan sonra bir fıkra anlatayım:
28 Nis 2012
Fransa seçimlerinin gösterdiği
Kapitalizmin organik krizinin yarattığı kasırga kâh
şiddetlenerek, kâf hafifleyerek »yaşlı kıtaya« vurmaya devam ediyor. Troika’nın
diktası altındaki Yunanistan’da olduğu gibi, müflis ülkelerdeki kriz yönetimi,
»hastalığın kendisinden beter ilaca« benziyor.
13 Nis 2012
Ya vicdanlar körse? Fuat Kav’a açık mektup
Değerli yoldaşım!
Süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlayacağınızı
duyduğumda, içim sızlamıştı. İstemeden kötü anılar canlanıverdi zihnimde. Kaç
gündür seni, Strassburg’da seninle beraber olanları ve bu mektup gazetede
yayımlandığında 59. güne girecek olan Türkiye’deki açlık grevi eylemcilerini
düşünmekteyim.
30 Mar 2012
Tarihsel meydan okuma
Geçen Çarşamba günü Yeni Özgür Politika’nın birinci
sayfasında, bence çok anlamlı bir fotoğraf yayımlandı. Fotoğraf, 24 Mart’ta
yaşamını yitiren HPG’li Gülistan Basutçu’nun
cenazesini taşıyan yoksul Kürt kadınlarını resmetmişti.
Bu fotoğraf kanımca çok şey anlatıyor. En başta Kürt
hareketinin yoksullar ve kadınlar tarafından taşındığını. Ve Türk devletinin
bugüne kadar uyguladığı bütün politikaların, istenilenin tam tersi sonuçlar
doğurduğunu.
16 Mar 2012
Şimdi Suriyeli olma zamanıdır!
15 Mart 2011’de Daraa’da çocuk ve gençlerin çaktığı
kıvılcım, sadece Suriye’yi altüst etmekle kalmadı, aynı zamanda bölgenin
bütününü yangın yerine çevirebilecek bir potansiyeli ortaya çıkardı – her ne
kadar protestoların yıldönümünde sürecin nasıl bir yol alacağı belirsiz olsa
da.
9 Mar 2012
Savaş naraları
İsrail başbakanı Netanyahu’nun ABD ziyaretiyle birlikte
savaş naraları yükselmeye başladı. ABD’ndeki Başkanlık Seçimleri çerçevesinde
yürütülen kampanyalar, Netanyahu-Liebermann Hükümeti’nin İran’a saldırılmasını
sağlamak için iyi bir zemin sunuyor. Buna rağmen, ABD ve İsrail hükümetleri
arasındaki çelişkilerin de derinleştiği görülüyor.
2 Mar 2012
Bolluk içinde yokluk
Güncel malî ve iktisat krizlerinin asıl galibinin Almanya
sermayesi olduğu malum. Ülkenin iktisadî gücüne, ihracata dayalı ekonomisine ve
reel gelir ile mülkiyet oranlarına bakıldığında, yerkürenin en imtiyazlı ve en
zengin coğrafyalarından birisi olduğu iddia edilebilir.
24 Şub 2012
Jandarma Pazarı’nda timsah gözyaşları
Alman devleti, başta hükümet, parlamentolar ve Anayasa
Mahkemesi olmak üzere tüm kurumlarının katılımıyla Perşembe günü Berlin’de
Gendarmenmarkt (Jandarma Pazarı) meydanındaki konser salonunda, »Alman Nasyonalsosyalist Konspirasyonu«
(NSU) adlı neonazi çetesinin katlettiği 10 kişi için bir anma töreni düzenledi.
Törenin yapılmasına istifa eden Cumhurbaşkanı Wulff karar vermişti.
18 Şub 2012
Kıssadan hisse ...
Almanya’daki sosyalist günlük gazete junge Welt, Perşembe günü Köln’lü
dramaturg André Müller’in 1978’de
basılan, ama kısa zamanda tükenen ve bugünlerde yeniden yayıma hazırlanan »Anektodlar«ından bazı alıntılar
yayımladı. Gazete, alıntıların başına Müller’in katıla katıla kahkaha attığı
anda çekilen bir fotoğrafını koymuş. Bu fotoğrafı görüp, anektodları okuyunca,
bunlardan bazılarını kıssadan hisse babında okurlarla paylaşmak gerekli dedim
kendi kendime. Almanca bilenlere tavsiye ederim, kitap basıldıktan sonra hemen
bir tane alın, pişman olmazsınız.
10 Şub 2012
Savaş tamtamlarının gürültüsü altında...
Hafta sıcak başladı, karakışa rağmen sıcak devam ediyor. BM Güvenlik Konseyi kararını veto eden Rusya ve Çin savaş tamtamlarının gürültüsü altına topa tutuluyor, kılıçlar bileniyor.
3 Şub 2012
Muhafazakâr-demokrat mı dediniz?
Günümüz dünyasının en belirgin emarelerinden birisi kavram kargaşasıdır. Kavramların gelişi güzel kullanılması, içeriğinin değiştirilmesi kişisel bir hata değil elbette. Bilinçli bir tercih ve kamuoyunu manipüle etmek için başvurulan bir araç.
28 Oca 2012
İran-Türkiye rekabeti kızışıyor
Batı ve İran arasındaki ihtilaf, Kürtler söz konusu olduğunda ortak askerî operasyonlardan dahi geri durmayan İran ve Türkiye arasındaki rekabeti daha da kızıştırıyor. ABD, Çekirdek Avrupa ve bilhassa Körfez ülkelerinin desteğini alan – daha doğrusu taşeronluğunu üstlenen – Türkiye ve Molla Rejimi arasındaki kavganın asıl sahnesi ise Irak ve Suriye.
20 Oca 2012
Macaristan, AB’nin yeni rotasını gösteriyor
Avrupa yaygın medyası Çarşamba günü Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Strassburg’da Avrupa Parlamentosu’nda sergilediği oyunu konuşuyor. Ve AB yönetiminin nasıl »aslanlar gibi demokrasi için savaştığını« anlatıyor.
15 Oca 2012
Savaşta hukuk
Birleşmiş Milletler Şartı esas itibariyle savaşın uluslararası hukuka aykırı olduğunu kabul eder. BM Şartı’nın 2. Maddesi, 4. Fıkraında bu özellikle belirtilmiştir. BM Şartı’nı imzalayan ülkeler, buna uymakla yükümlüdür.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)