Alman devleti, başta hükümet, parlamentolar ve Anayasa
Mahkemesi olmak üzere tüm kurumlarının katılımıyla Perşembe günü Berlin’de
Gendarmenmarkt (Jandarma Pazarı) meydanındaki konser salonunda, »Alman Nasyonalsosyalist Konspirasyonu«
(NSU) adlı neonazi çetesinin katlettiği 10 kişi için bir anma töreni düzenledi.
Törenin yapılmasına istifa eden Cumhurbaşkanı Wulff karar vermişti.
Öldürülenlerin, güvenlik güçlerince katiller tesadüfen
ortaya çıkıncaya kadar »zanlı« muamelesine tabi tutulan yakınlarından »bu yanlış için« özür dileyen Şansölye
Angela Merkel, neonazi cinayetlerinin ȟlkemiz
için utanç verici« olduğunu söyledi.
Almanya yaygın medyasının matem ciddîyetinde verdiği
tören haberlerine bakanlar, sanacak ki Alman devleti neonazizme savaş açtı.
Öyle ya, ne de olsa devlet bütün kurumlarıyla törende hazır ve nazırdı.
Sahiden öyle mi? Almanya neonazizme savaş mı açtı, hem de
bu kurumlarıyla mı? Neonazi grup ve partilerinin faaliyetlerine göz yuman,
sadece ajan sokmakla kalmayıp, ajanları üzerinden neonazi eylemlerini
yönlendiren ve NSU adlı neonazi cinayet şebekesinin on yıl boyunca serbestçe
adam öldürmesine ve banka soymasına olanak/lojistik sağlayan kurumlar, uzaydan
mı geldiler? Bugün bile cinayetlerle ilgili bilgileri saklamaya, hatta basının
bildirdiğine göre yok etmeye çalışan gizli servisler Alman devletinin değil de,
bir muz devletinin gizli servisleri mi? Hem, madem bir devlet gösterisi
olacaktı da, neden parlamentoda değil de, bir konser salonunda bu tören yapıldı
ki?
Alman devlet erkanının yaptığı, timsah gözyaşı dökmektir.
Manipülasyondur. Çünkü neonazilerin ve ırkçıların bugüne kadar işledikleri
cinayetlerin, saldırıların ve kundaklamaların asıl sorumlusu iktidara gelmiş
geçmiş bütün Alman hükümetleridir.
Bu hükümetler sadece neonazilerin örgütlenmelerine olanak
sağlamakla kalmamış, aynı zamanda kurumsallaştırılan ırkçı politikalar,
uygulamalar ve hedefli manipülasyonlarla çoğunluk toplumu içerisinde yabancı
düşmanlığının, ırkçılığın ve refah şövenizminin kökleşmesini teşvik
etmişlerdir.
Aslına bakılırsa anma töreni, devletin »temize çıkma«
çabasıdır, gene manipülasyondur, çünkü neonazilere yönelik politikalarda bir
değişiklik söz konusu değildir. Ne gizli servisler, Anayasa Mahkemesi’nin talep
ettiği gibi ajanlarını geri çekmektedirler, ne de neonazi grup ve partilerin yasaklanmasına
yönelik ciddî adımlar atılmaktadır.
Diğer yandan 1955’den bu yana devam eden göç sürecinde
Almanya’ya yerleşen göçmen nüfusun özel yasalarla temel haklardan mahrum
bırakılmalarında da bir değişiklik söz konusu değildir. Tam tersine, neonazi
propagandası ve sağ popülistlerin sosyal ırkçı tezleri, »Yabancılar
Politikası«nın daha da sertleştirilmesi için malzeme hâline getirilmektedir.
Alman devleti, nüfusun yüzde onunu teşkil eden göçmen nüfusu istediği gibi
manevra edebileceği bir kitle olarak tutmakta, toplumsal, siyasî ve ekonomik
sorunların gerçek nedenlerinin üzerine örtmek amacıyla »günah keçisi« olarak
kullanmaktadır.
Göçmen nüfusunun »günah keçisi« olarak kullanılması,
Almanya’nın neoliberal dönüşümü ve militaristleştirilmesi için vazgeçilmez bir
enstrümandır. Bu enstrümanla aynı zamanda hem toplumsal parçalanma
körüklenmekte, hem de neoliberal soygun ekonomisine karşı olası toplumsal
direnç mekanizmalarının ortaya çıkması engellenmektedir.
Bu gelişme sonucunda neonazi grup ve partiler ile,
Sarrazin türü sosyal ırkçıların ekmeğine yağ sürmekte, ırkçı yaklaşımlar ve
refah şövenizmi sayesinde de sosyal kırım politikaları sertleştirilmekte,
burjuva demokrasisinin içi boşaltılmaktadır.
Nitekim CDU/CSU, FDP, SPD ve Yeşiller’den oluşan
neoliberal blok, tüm bu politikaları temsil edebilecek, Sarrazinlerin sosyal
ırkçılığını akıllı, ama kriz yönetimlerine karşı direniş gösterenleri »aptalca«
bulan, azılı antikomünist ve neoliberal bir Cumhurbaşkanı üzerine anlaştılar.
Wulff sembolik bir jestte bulundu. Yeni Cumbaba Gauck
ise, timsah gözyaşı bile dökmeyecek. Holocaust’u izafîleştiren, yoksulları
»tembel« bulan, Sarrazin’i öven ve savaş taraftarı olduğunu gösteren Gauck,
yarın neonazi saldırılarından göçmenleri sorumlu tutarsa, hiç şaşmam doğrusu...