29 Eki 2010

Kürdistan, İtalya’da olsaydı...

Geride bıraktığımız iki hafta ender yoğunlukta geçirdiğim günlerle doluydu diyebilirim. Önce Diyarbakır’da keyfiyetin ve hukuksuzluğun doğrudan tanığı oldum, ardından Stuttgart’ta farklı toplumsal katmanlardan insanların egemen politikaya geliştirdikleri ortak direnişlerine katıldım ve son altı günümü de üç resmî dilin (rakamla: 3) konuşulduğu bir bölgede geçirdim – hem de Avrupa’nın göbeğinde! Hani bir hakim olsaydım ve buna yetkim olsaydı, anadil konusunda ahkâm kesen herkesi önce Güney Tirol’a gitmeye ve bir kaç gününü burada geçirmeye mahkûm ederdim.

22 Eki 2010

Cumbabalar, başörtüsü ve Kürtler

Yazının başlığı okur için kafa karıştıcı olabilir. Öyle ya, Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un Türkiye ziyaretinin, hadi diyelim Türk First Lady’si Hayrinüssa Gül’ün başörtüsüyle bir bağlantısı olabilir, ama bu ikisinin Kürtlerle ne alâkası var? Bence üçü de öylesine birbiri ile ilişkili ki, neredeyse komplo teorisi geliştirilebilir.

Teorileri bir yana bırakıp, gerçekleri gözden geçirmek daha aydınlatıcı olacak.

19 Eki 2010

Dava: Siyasî – Sanık: Kürt halkı

»KCK Davasını« izlemek için Almanya’dan gelen delegasyonla birlikte, bugünlerde olunması gereken yerde, Diyarbakır’dayım. Aslında davayı izlediğimiz de söylenemez, çünkü hükümeti, yargısı, emniyetiyle devlet davanın izlenememesi için bütün tedbirleri almış durumda. Daha ilk dakikalardan itibaren, davanın keyfî ve siyasî olduğu ortaya çıktı.

15 Eki 2010

Göçmen gençleri ve »Alman düşmanlığı«

Almanya’daki neoliberal elitlerin başlattığı sosyal ırkçı tartışma, bendini aşan bir sel misali Almanya kamuoyunu zehirlemeye devam ediyor. Aylar öncesinde ifade edildiğinde basında haber değeri bile bulamayan söylemler, bugün skandalize edilerek manşetlere taşınıyor.

8 Eki 2010

Almanya ve İslam

Gözümüz aydın: Almanya’nın nur topu gibi bir sorunu daha oldu! Neymiş »İslam artık Almanya’ya ait miymiş, yoksa değil miymiş«. Federal Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un, »Birleşik Almanya«nın 20. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma, Alman elitlerinin tartışması ve yaygın medya yayınları üzerinden Alman kamuoyunun gündeminin birinci sırasına oturdu.

5 Eki 2010

AB Rüyası: »Kedi masası«nda 50 yıl

Günlük gazetesinden, AB ile müzakerelerin başlangıcının 5. yılı nedeniyle bir yazı kaleme almam istendiğinde, önce yıldönümüne denk gelen gazete ve internet yayınlarına bakmamın doğru olacağını düşündüm. Öyle ya, 50 yıldır devam eden Avrupa Serüveni’nin son aşamalarıyla ilgili olarak yapılacak resmî ve siyasî açıklamalar, sürece ilişkin bir çok bilgiyi içerebilirdi. Hem bu açıklama ve haberlerden, gerek Türkiye ve Avrupa’daki karar vericiler ile siyasetçilerin, gerekse de kamuoyunun nabzı ölçülebilirdi.

2 Eki 2010

Emekçiler alanda, Alman sendikaları nerede?

Atina, Belgrad, Brüksel, Bükreş, Dublin, Lizbon, Paris, Prag, Riga, Roma, Varşova ve Vilnius kentlerinde Avrupa Sendikalar Birliği ETUC’un çağrısına uyan onbilerce emekçi, Avrupa egemenlerinin krizin faturasını emekçilerin ve yoksulların sırtlarına yükleme çabalarını protesto etmek için sokaklara döküldü. ETUC »Eylem Günü« çeşitli ülkelerde iş bırakmalar, grevler ve yürüyüşlerle şenlendi. Peki ya Almanya’da ne oldu? Kocaman bir hiç!