Mısır’ın islamist başkanı Mursi’nin aldığı son kararlar,
Batı basınında »cesur adım«, »Mısır sivilleşiyor« türünden övgülere neden oldu.
Seksenine merdiven dayamış general Tantavi ve mesai arkadaşlarının emekli
edilmesi Mısırlılarca da sevinçle karşılandı. Aslında bu sevinç anlaşılabilir,
çünkü daha bir kaç gün öncesine kadar kimseyi apoletli despotların geri
çekileceğine inandıramazdınız.
Ama sahiden demokrasi tesis ediliyor mu? Dün Müslüman Kardeşleri
»islamist aşırılar« diye reddeden Batı, bugün Mursi ve biraderlerini neden
göklere çıkartıyor? Ordu kararları neden kabul etti ve bu iktidar ilişkilerinde
ne değiştirecek? Kanımca sorulması gerekenler bunlar.
Öncelikle altı çizilmesi gereken gerçek, generallerin
emekli edilmesinin, aynı Türkiye’deki gibi üniformalı kapitalistler olan ordu
yönetiminin siyasî ve ekonomik imtiyazlarında hiç ama hiç bir şeyi
değiştirmeyeceğidir. Yüksek Askerî Şura, ABD’nin dolaylı kontrolü altında dış
ve savunma politikalarında asıl karar verici kalmaya devam edecek. Sadece
yönetimi gençleşmiş olacak. İhtiyar generaller bunu kabul etmek zorundaydılar,
çünkü ABD’nin çıkarları, onların iktidar heveslerinden ağır basmaktaydı.
Diğer tarafta bu adımın hedefi Müslüman Kardeşlerin
iktidarını sağlamlaştırmaktır. Bir kere Mursi, bu »beklenmedik« denilen adımla
Tantavi’ye diş bileyen liberal kesimler ile orta katmanların desteğini aldı.
Aynı zamanda da devrimci kesimleri, kararların demokratik kamuflajıyla
kontrpiyede bıraktı.O açıdan ustaca bir adım denilebilir.
Böylesine hesaplı ve usta adımlar ise ne
»beklenmedik«tirler, ne de hazırlıksızdırlar. Mursi’nin ilk dış ziyaretini
Suudî Arabistan’a yapması, Katar emiriyle görüşmesi, ABD ve Almanya dışişleri
bakanlarının Kahire’ye gelip, »istikrar« mesajları vermeleri, bu hazırlıkların
nasıl başladığını göstermektedir.
Batı’nın islamistlere destek çıkmasının nedeni çok açık:
Bir kere ülkenin stratejik konumu bunu gerektiriyor. Mısır – Türkiye’nin aksine
– Arap dünyası için en önemli aktör, İsrail-Filistin Sorunu’nun belirleyici
çıban başlarından birisi ve Batı’ya giden enerji ve hammadde nakliyatlarının
vazgeçilmezi olan Süveyş Kanalı’nın sahibi.
Neoliberal dönme olan islamistlerin dış politikalarını
Batı’nın çıkarlarına paralel yürütme kararları da bu desteğin diğer bir nedeni.
1990’dan bu yana baş siyaset stratejistliğini Mursi’nin yaptığı Müslüman
Kardeşlerin emek ve sendika düşmanlığını, Mahalla’daki grevci tekstil işçileri
veya İskenderiyeli Pirelli işçileri çok iyi anlatabilirler.
Batı siyasî destek çıkarken, operasyonun finansmanını
Mısır’da 30 milyar Dolarlık yatırıma sahip olan Suudî despotlarıyla, Katar
emiri üstlenmiş durumda. Basında çıkan haberlere göre, Körfez’den milyarları
bulacak Petro-Dolarlar akmaya başladı bile. Elbette bunu
boşa yapmıyorlar. Böylece hem Müslüman Kardeşler-İran ilişkisini koparıyor, hem
de Mursi’yi güçlendirerek, kendilerine bağımlı hâle getiriyorlar. O açıdan
Mısır’ın, bir tarafta NATO’nun »esnek ortaklıklar sisteminin« nasıl
uygulandığını, diğer tarafta da »Sünnî Yayı«na nasıl yeni taşıyıcılar
katıldığını gösteren bir laboratuvar hâline geldiği söylemek mümkün.
Ama: halk buna onay verecek mi, o pek açık değil. 84
milyonluk nüfusun yarısı açlık sınırında, yani günde 2 Dolar ile yaşamak
zorunda. Ülke, dünyanın en büyük gıda maddesi ithalatçısı olarak yabancı
sermayeye göbeğinden bağımlı. Kitlesel işsizliğin, yoksulluğun, devasa bütçe
açığının, dinî azınlıklara ve demokrasi hareketine yönelik artan baskıların ve
yasama-yürütme-yargının tek elde toplanmasının temelini hazırladığı sosyal
ihtilaflar, tüm planları altüst edebilir.
Tunus’tan Suriye’ye – Arap Sokağı, gitmez denilenlerin
mücadeleyle alaşağı edilebileceklerinin tadını henüz unutmadı. Emperyalizm ne
kadar uğraşırsa uğraşsın, demokratik kamuflaj işte bu gerçeğin üstünü asla örtemeyecektir.
Peki, Mursi’nin Türkiyeli »biraderleri« ne yapıyorlar?
Suriye halkından bahsetmek yerine, »Sünnî kardeşlerimiz« diyor ve barış için
uğraşacaklarına, sınırda askerî manevra kisvesi altına, savaş suçu işleyen
silahlı gruplara, silah ve teçhizat verip, bölge gücü safsatasıyla, taşer...
pardon, esnek ortaklığa devam ediyorlar.