Burjuva medyasının ve
politikacılarının Almancıların verdikleri »Evet« oylarının çokluğuna
şaşırmalarına şaşıranlara şaşırmamak gerekiyor. Burjuva medyası ve
politikacılarının şaşırdıkları falan yok. Aksine her şeyin tam bilincinde
görevlerinin gereğini yapıyorlar. Yani iç politikada malzeme olarak
kullanıyorlar. Buna karşın ırkçı söylemlerin tetiklemesiyle koruma refleksini
gösteren göçmen kökenli liberallerimizin şaşırmaları sahici. Küçük burjuva
uzmanlarımızın ufku burjuva medyasıyla sınırlı olduğundan, dar bakış açısından
kurtulamıyorlar. O nedenle şaşkınlıklarına şaşırmamak gerekiyor.
Devrimci-demokratik göçmen
örgütleri on yıllardır göçmenlere yönelik ayırımcı ve ırkçı uygulamaların onları
toplumun çeperinde gönüllü izolasyona ittiğini söylüyorlar. Aynı zamanda F.
Alman ve Türk devletlerinin sıkı işbirliği ile Türkiyeli göçmenlerin bu
izolasyonda kalmalarına uğraştıklarını ve Türk devletinin milliyetçi ve eril
prangasına sokmayı kolaylaştırdığını da. Türkiyeliler »Türk kaldığı« müddetçe
Türk devleti lobici kuşak olacak bir kitleye, F. Alman devleti de, her ihtiyaç
duyulduğunda günah keçisi rolünü verebileceği toplumsal gruba sahip olacaklar.
Gayrimeşru referandum sonuçları
bu tabloyu teyit ediyor aslında. Ama burada bir kaç noktaya açıklık getirmek
gerekiyor: Yüzde 63,1 »Evet« oyu ile Türkiyeli göçmenler arasındaki gericilik
artmadı. Aksine, 1 Kasım 2015 seçimlerini esas alırsak, AKP ve MHP toplamı olan
yüzde 67,5’dan geriye gitti. Ayrıca başka bir efsaneyi de çözmeliyiz:
Türkiye’deki seçimlerde AKP, MHP veya BBP gibi partilere oy veren muhafazakâr
Türkiyeliler, Avrupa’da öyle iddia edildiği gibi sol partileri falan
seçmiyorlar. Bırakın sol partileri seçmeyi, örneğin Alman vatandaşı olan Türkiyeliler
F. Almanya’da yapılan her düzeyde seçime en az katılan seçmen grubudur. Açık
söylemek gerekirse, Avrupa’da yaşayan muhafazakâr göçmenler mağdur falan değil,
bizzat AKP rejiminin »nimetlerinden« faydalanan ve genellikle gelirleri
ortalama göçmenlerin gelirlerinin üzerinde olan kesimlerdir. Kimilerinin F.
Almanya’da sosyal yardım alması yanıltmamalı: Bunların Türkiye’deki mal
varlıklarıdır gelir durumlarını belirleyen.
O açıdan »Almancı« AKP’lilerin
Türkiye’dekilerden daha militan oldukları söylenebilir. Çoğunluğu reislerinin
önünde eğilirken, altta kalanlara ve ötekileştirdiklerine tekme atan küçük
burjuvalardan ibarettir. Ve böylelerinin Avrupa’da »entegre« olma, »uyum«
sağlama gibi bir dertleri de yoktur. Ancak »Evet« diyenler »Alman vatandaşlığından
çıkıp, Türkiye’ye dönsünler« korosuna katılan muhalif göçmenlere de şunu
anımsatalım: Siyasî tercih suç unsuru değildir. Farklı düşünenin ifade ve
düşünce özgürlüğü savunmak, »demokrat« olmanın ön koşullarındandır. Eğer onca
devrimci-demokrat göçmen örgütünün yıllardır faaliyet gösterdiği F. Almanya’da
bu denli »Evet« oyu çıktıysa, asıl yapılması gereken nerede yanlış yapıldığını
sormaktır, »Evet« diyenleri aforoz etmek değil.
Bırakın şaşıranlar şaşırsın, biz
asıl görevimizi yerine getirelim: Gayrimeşru AKP rejimine karşı olabildiğince
geniş, birleşik ve mücadeleye kararlı toplumsal muhalefeti örmeye odaklanalım.
Önümüzdeki karanlık dönem bizden fazlasıyla özveri isteyecek çünkü.