»Perşembe’nin gelişi, Çarşamba’dan bellidir« derler. BM Güvenlik Konseyi 1973 nolu kararını aldığında ve Libya’da »Uçuş Sahası Yasağı«nın uygulanmasını istediğinde, askerî uzmanların neredeyse hepsi, kara savaşı olmadan bu kararın uygulanamayacağı konusunda hemfikirdi. Londra ve Paris’in, »uğraşları artırmalıyız« diye bastırmalarının ardından, NATO »savaş konseyi« bir araya geldi.
Perşembe günü Berlin’de başlayan NATO Dışişleri Bakanları Konferansı, Libya’ya kara kuvvetlerinin gönderilmesini tartışıyor. Gerçi bu yazı kaleme alınırken konferans henüz sonuçlanmamıştı, am NATO çevrelerinden gelen haberler, işgal planlarının hazırlandığını gösteriyor. NATO’nun askerî anakarargâhında kurmay başkanı olan general Manfred Lange, Deustche Welle kanalına verdiği bir demeçte, »Henüz BM bize ve AB’ne başvurmadılar, ama biz gene de herşeye hazırlandık« diyerek, işgal planlarının tamamlandığını teyid etmişti.
BM’den gelecek talepleri kaçırmamak için geceleri açık pencerede uyunan bir diğer merkez ise Almanya. Her ne kadar Alman hükümeti Libya’daki NATO operasyonuna katılmama kararı aldıysa da, »insanî müdahaleleri desteklemek« gerekçesiyle, Federal Ordu’yu Libya’ya gönderebileceğini açıkladı. Günlerden beri medya üzerinden yürütülen tartışmalar, Alman hükümetinin operasyona katılmama kararını bu şekilde izafî hâle getireceğinin sinyallerini veriyordu. Nitekim Alman savunma bakanı Thomas de Maiziére, Federal Ordu’nun »insanî yardım müdahalesini askerî olarak korumaya hazır olduğunu« açıkladı.
NATO’dan sızan bilgilere göre, Libya’daki operasyonlara başlamadan önce »insanî yardım müdahalesi planlarının yapıldığı« görülmekte. Ve elbette böylesi yardımları da korumak için »kara kuvvetlerinin sınırlı bir süre için operasyona katılması« NATO karargâhında karar altına alınmış bile. AB dışişleri bakanları bu konuyu geçen Salı günü Luxemburg’da yaptıkları bir toplantıda görüşmüşlerdi. Ancak, böylesi bir kararın uygulamaya sokulmasının ön koşulu, BM’in bu talepte bulunması.
Bu nedenle AB ve NATO şimdiden BM üzerindeki baskıyı artırmaya başladılar. Gerek Luxemburg, gerekse de Berlin konferanslarında hükümet çevrelerinin BM’e böylesi bir talep kararının nasıl aldırılacağının konuşulduğu da basına sızan bilgiler arasında. Önümüzdeki günlerde BM Güvenlik Konseyi, »gerekli olan insanî yardımları sağlamak için kara kuvvetleri yardımı gereklidir« biçiminde bir karar alırsa, pek şaşırmamak gerekir. BM’in böylesi bir talepte henüz bulunmamış olmasını, Rusya ve Çin’i daha ikna edememiş olmalarıyla açıklayabiliriz.
Diğer taraftan işgal kararı alınmasa da, sürdürülen hava saldırılarının artırılacağına da kesin gözüyle bakmak gerekir. BM ve NATO daha geçenlerde Afrika Birliği’nin yapmış olduğu diyalog çağrısına Kaddafi’nin onay vermesini kaale almamış, olası bir barışçıl çözümü elleriyle geriye çevirmişlerdi. Şimdi ise, saldırıların ana yükünü taşıyan Britanya ve Fransa’nın bastırması sonucunda, bombardımanların artırılması bekleniyor.
Ayrıca Libya’da »Geçici Ulusal Konsey« olarak kendilerini adlandıran ayaklanmacılar, NATO tarafından doğrudan planlamaların içerisine alındılar. Libya Ilişki Grubu Çarşamba günü Libya’daki ayaklanmacılara maddî yardımların verilmesini karar altına almıştı. ABD gizli servisi CIA’nin uzun zamandan beri ayaklanmacılara yardım ettiği zaten biliniyor. Katar’da yapılan bir toplantıda Libya Ilişki Grubu’na üye olan 20 devlet temsilcisi, Libya Geçici Ulusal Konsey’inin dışilişkilerden sorumlu üyesi Ali el-Issavi’nin »sivillerin korunması için daha fazla hava korumasına ihtiyacımız var« talebine olumlu yanıt vermişti. El-Issavi, NATO’nun 19 Mart 2011’de başlattığı saldırılarla, Kaddafi güçlerinin sadece yüzde 30’una zarar verdiğini söyleyerek, »bombardımanların artırılmasını« talep etti.
NATO saldırılarıyla Kaddafi güçlerinin hakimiyetinde olan bölgelerde sivil insanların yaşamlarını yitirmesi ise El-Issavi’yi pek rahatsız etmiyor anlaşılan. Bu noktaya değinmeyen El-Issavi, Kaddafi’nin, Avrupa ülkelerindeki bankalarda dondurulan hesaplarına el konulmasını ve paraların Gecici Ulusal Konsey’e verilmesini istiyor.
Öyle ya da böyle; önümüzdeki günler Libya’daki savaşın derinleşeceğine işaret etmekte. AB ve NATO’nun, işgal talebini çıkarması için BM’i ne kadar süre içerisinde ikna edeceğinden bağımsız olarak, emperyalizmin, Irak ve Afganistan’dan sonra yeni bir maceraya başlayacağı kesin görünüyor. Avrupa medyasında, Avrupa Parlamentosu’ndaki »Kasımpaşalığı« pek bir haber değeri görmeyen başbakan Erdoğan’ın, olası bir Libya işgaline nasıl baktığı ise, NATO Dışişleri Bakanları Konferansı’ndan sonra ortaya çıkacak.