Alman silah tekelleri Kraus-Maffei Wegmann ile Rheinmetall'in idarî merkezlerinde henüz şampanyalar buzdolabından çıktı mı, pek bilinmiyor ama, borsadaki hisse senetleri çoktan kanatlandı bile. Alman hükümetinin Suudî Arabistan'a son model »Leopard2« tanklarını satma kararını vermesi, piyasaları hareketlendirdi.
Satılacak olan toplam 200 tankın getirisi, basının yalancısıyım, 1,7 milyar Avro tutuyor. ABD ve Rusya'nın peşinden dünyanın üçüncü büyük silah satıcısı olan Almanya bu şekilde »ölüm Almanyalı bir ustadır« sözünü yeniden doğruluyor. Stockholm'deki SIPRI enstitüsünün tespitine göre geçen yıl toplam 1,5 BİLYON Dolarlık silah satılmış ve bir önceki yıla oranla silah satışlarında yüzde 50 artış sağlanmış. Dünya ihracat şampiyonluğunu Çin'e kaptıran Almanya ise bu artıştan en fazla kâr sağlayan ülke.
Ancak satış Almanya'nın politik gündemini altüst etti. Çünkü Alman devletinin »Yurt Dışına Silah Satışı Yönergesi« insan haklarını zedeleyen ülkelere silah satışını yasaklıyor ve bu nedenle de böylesi satışlar ancak Federal Güvenlik Konseyi kararıyla gerçekleşebiliyor. Konsey, parlamenter kontrol altında değil ve toplantıları gizli yapılıyor. Başkanlığını da bizzat şansölye Angela Merkel yapıyor. Artık toplantının gizliliği falan kalmadı, çünkü Çarşamba günü Federal Meclis'te konu için özel bir oturum yapıldı.
Oturumda ortaya çıkan detaylar, satışı kararlaştırılan »Leopard 2A7+« tanklarının bilhassa iç savaşta kullanılmak üzere tasarlandığını gösteriyor. Kraus-Maffei Wegmann'ın internet sayfasında tankın özellikleri şöyle anlatılıyor: »Teröristler veya tek tek kişiler gibi asimetrik tehditler orduları yeni meydan okumalarla karşı karşıya getiriyor. Leopard 2A7+ tankı silahlı kuvvetlerin eline, görevlerini en iyi şekilde yerine getirebilmeleri için en iyi aracı vermektedir«.
Suudî Arabistan'ın en son Bahrain'da sivil halka karşı askerlerini göndermesiyle, »Arap baharı«nı kışa çevirmek isteyen despotik bir ülke olduğu ortaya çıkmıştı. Kendi sınırları içerisinde insan haklarını nasıl ayaklar altına aldığını ise Bağdat'daki sağır sultan bile duymuştur. Kaldı ki daha geçenlerde Anayasa Koruma Teşkilatı'nın yıllık raporu sunulurken, bizzat Federal İçişleri Bakanı, Suudî Arabistan'ın Almanya'daki »islamist teröristleri« desteklediğini açıklamıştı. Kısacası, silah satış yönergesine göre Suudî Arabistan silah satışı yapılabilecek en son ülkeler arasında görünüyor.
Ama söz konusu emperyalizmin »istikrarı« olunca, yönerge falan hak getire! Federal Güvenlik Konseyi, satışın »bölgedeki istikrarın korunması için« gerekli olduğunu buyurmuş. Mısır'a gidip Tahrir Meydanı'nda ayaklananların yanında olduklarını söyleyen Alman hükümeti, aynı gerekçelerle ayaklananlara kurşun sıkan başka bir ülkeye, ayaklanmaları »en iyi biçimde« engelleyebilmesi için tank satıyor. Böylesine iki yüzlü bir politikayı gerçekleştirebilmek için sahiden yüzsüz olmak lazım.
Bu arada Çarşamba günkü oturumda hükümeti eleştiren SPD ve Yeşiller'in de yüzsüzlüğünü vurgulamak gerekiyor. SPD ve Yeşiller iktidardayken Suudî Arabistan'a yapılan silah satışlarında yaklaşık yüzde 400 artış sağlanmıştı. Şimdi muhalefette hükümeti eleştiren SPD ve Yeşiller bu gerçeği pek anımsatmak istemiyorlar.
Diğer yandan Suudî Arabistan'ın sadece Almanya'dan değil, diğer ülkelerden de bolca silah satın aldığını vurgulamak lazım. Daha geçenlerde ABD ile yapılan bir antlaşma, toplam 60 milyar Dolar'lık silah alımını öngörüyor. Bu antlaşmaya göre ABD Suudî Arabistan'a önümüzdeki on yıl içerisinde 84 yeni F 15 savaş uçakları ve 178 saldırı helikopterleri başta olmak üzere »asimetrik savaşta kullanılacak« silah ve mühimmat satacak. Gerekçe aynı: »istikrar«.
ABD ordusunun dünya çapındaki altı büyük üssünden biri olan »Centcom«un (Türkçe'si: Merkezî Kumandanlık) bölgede konuşlanmış olması, despot Suudî krallarının neden önemli olduğunu gösteriyor. Stratejik olarak İran'a karşı »denge« oluşturduğu iddia edilen Suudî Arabistan'a silah satışına bu nedenle İsrail de karşı çıkmıyor. Eh artık İsrail de satışı onayladıktan sonra, Alman hükümeti mi Arapların insan haklarını, özgürlüklerini veya kendi koydukları kuralları düşünecek?
Alman egemenleri kapitalizmi kurallarına göre uygulamada çok ustalar. Tarihleri, bu ustalığın deneyimleri ile dolu. Öylesine ki, »istikrar«, yani kâr için ruhlarını bile satarlar. Ne diyelim, Allah gözünüzü doyursun!