Kuşkusuz Yanukoviç hükümetine ve ülkeyi
yirmi yıldan uzun bir süre esir alan talan ve yolsuzluk rejimine karşı Ukrayna
halkının sokağa çıkması için yeterince neden var. Ama »Maidan« meydanını işgal
eden protesto hareketinin ve harekete önderlik eden »Üçlü İttifakın« çoğunluğu
temsil ettiği de hayli şüpheli. Bugünlerde meydana gelen kanlı olaylar,
dünyanın en genç »ulus« devletlerinden olan Ukrayna’nın, yüzyıllar süren »ulus«
devletleşme süreçlerini – tüm felaketleriyle birlikte – çok daha kısa bir
sürede yaşayacağını gösteriyor.
Aslına bakılırsa Ukrayna’da bir »vekalet
savaşı« yürütülüyor. Savaşan taraflar belli: ABD, AB ve Rusya. Faturayı ise
yoksul Ukrayna halkı ödüyor – hem de canıyla. Bu savaşın nedeni özgürlük,
demokrasi veya sosyal adalet değil. Asıl neden Ukrayna’nın jeopolitik konumu.
Özellikle Almanya bu savaşta en önde ve en agresif mücadele veren ülke olarak
dikkat çekiyor.
Almanya’nın dış politikasındaki saldırgan tutumun
artması ile SPD’nin koalisyon üyesi olması arasında doğrudan bir ilişki var,
çünkü bu dış politikanın mimarı SPD’li Frank-Walter Steinmeier. II. Dünya
Savaşı sonrası SPD’nin tarihine baktığımızda, Almanya’nın militaristleşmesinde
ve emperyalist ülkeler içerisinde belirleyici konum almasında SPD’li bakanların
nasıl bir rol oynadığını görebiliriz. SPD’nin bu politikalara karşı olan
toplumsal direnci bölebilecek ve zayıflatabilecek yegane siyasî formasyon
olması da işin cabasıdır.
Steinmeier, gerek Schröder-Fischer, gerekse
de SPD’nin ortağı olduğu büyük koalisyon hükümetlerinin Alman dış politikasını
militarist çizgiye çekme çabalarında büyük rol oynayan bir aktördü. Bu açıdan
bugün de aynı siyasî çizgiyi takip etmesi pek şaşırtıcı değil.
Çocuk pornosu tartışmaları nedeniyle zor
durumda olan Alman hükümetinin bu politikasının meyveleri, I. Dünya Savaşının
100. yıldönümünün yaklaştığı bugünlerde Almanya’nın dünya siyasetinde yeniden
uğursuz bir rol oynamaya başladığına işaret ediyor. Çünkü Federal Cumhurbaşkanı
Gauck’un »Münih Güvenlik Konferansında« yaptığı »Almanya sorumluluk üstlenmeli«
çağrısından ve Steinmeier’in »Almanya dünya siyasetinde daha fazla sorumluluk
üstlenecek« açıklamasından kısa bir süre sonra Ukrayna’daki gelişmelerin bir iç
savaşa dönüştüklerini, Alman ordusunun yurt dışı operasyonlara daha fazla
katılma hazırlığı içinde olduğunu ve Fransa ile birlikte Mali’de ortak askerî
müdahaleye başlamak üzere olduğunu görüyoruz. Almanya, itfaiyeci kıyafeti
giymiş bir kundakçı gibi davranıyor.
Almanya, Rusya’nın Beyaz Rusya ve
Kazakistan ile birlikte kurduğu gümrük birliğine Ukrayna’yı da alarak, bir
»Avrasya Birliği« oluşturmasını engellemek istiyor. Bunun için hem Vitali
Kliçko gibi aktörlere alternatif partiler kurduruyor ve faşist partilerin
protesto hareketini yönlendirmelerini destekliyor, hem de AB kurumları
üzerinden Yanukoviç’e baskı uyguluyor. Faşistlerin silahlanarak, haklı
protestoların provokasyona dönüştürmelerine göz yumarak, yangına benzin dökmeye
devam ediyor.
Alman basını artık Ukrayna’nın
bölünebileceğini yazıyor. Gerçekten de ülkenin Batı ve Doğu olmak üzere
ekonomik, toplumsal, siyasî ve kültürel olarak fiilen parçalanmış olduğunu
söylemek olanaklı. Ancak böylesi bir çözüm hiç kimsenin işine yaramayacak,
çünkü Batı Ukrayna ayrılarak AB’ne girse bile, ülke ekonomisinin motoru Doğu
Ukrayna ve burada Rus milliyeti çoğunlukta. Kaldı ki Ukrayna ekonomisi olası
bir AB antlaşmasının karşısında ayakta kalacak güçte değil ve iktisadî
ilişkilerin aslan payı Rusya üzerinden yürütülüyor. Putin yönetimi bunun çok
iyi farkında ve bu noktada aba altından sopa göstermeye devam ediyor.
Velhasıl, ülkenin içine düştüğü durumun
asıl sorumluları hem Yanukoviç hükümeti ve Batı yanlısı muhalefet, hem de ABD,
AB ve Rusya’dır. Kapitalist güç merkezleri ve uluslararası finans gruplarının
Ukrayna’daki mücadelesi, kim kazanırsa kazansın, çalışan sınıfların lehine olmayacak.
Ki »Maidan« meydanında işçi sınıfı neredeyse hiç yer almıyor. Bu gerçeği
görmeden Ukrayna hakkında yapılacak her yorum, iyi niyetli olsa da, o veya bu
sermaye fraksiyonunun ve emperyalist güçlerin borazanlığını yapmakla eş anlamlı
olacaktır.