Şahadet ederim ki, yeryüzünden başka vatan, insanlıktan başka millet
yoktur. İnsanlığın selamı üzerinizde olsun – TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun
Almanya’daki neonazi saldırılarını araştırma ve yargılama sürecini izleme
üzerine karar aldığını basından okudum. Ne kadar yerinde bir karar. Keşke
Türkiye parlamenterleri Türkiye sınırları içerisinde işlenen yargısız infazlar
ve savaş suçları için de bu kadar hassasiyet gösterebilselerdi.
Elbette komisyonun işine karışmak istemem, ama
gene de Almanya’da 41 yıldır yaşayan bir insan olarak bildiklerimi bu kanaldan
paylaşmak isterim. Aslında araştırmalarını hemen bitirebilirler, çünkü
cinayetlerin sorumlusu belli: Alman devleti! Bu kadar kesin yargıya nereden
vardın diye sorabilirsiniz, açıklayayım.
Neonaziler, Almanya’da devlet aygıtı tarafından en
fazla izlenen, gözlenen ve yönlendirilen siyasî gruptur. Gerek Federal
Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın yayınladığı yıllık raporlardan, gerekse de
hükümetin yaptığı açıklamalardan bunu görebilirsiniz. Kaldı ki devletin neonazi
grupları içerisinde memurları ve ajanları ile yerleşmiş olduğu bizzat en yüksek
mahkeme tarafından tespit edilmiş durumda.
Federal Anayasa Mahkemesi neonazilerin partisi
olan NPD’nin kapatılma dilekçesi sonunda açmış olduğu davada, Alman gizli
servislerinin bu parti içerisinde yüzlerce ajan bulundurduğunu ve anayasaya
göre parti kapatma gerekçelerini tespit etmede zorluk çekildiğini tespit etmiş,
NPD yöneticileri arasında bile ajanların olması nedeniyle, neonazi partisinin
aldığı kararları kendisinin mi, yoksa ajanlar vasıtasıyla devlet aygıtının mı
verdiğini tespit etmek olanaklı olmadığından, parti kapatma dilekçesini
reddetmişti. Anayasa Mahkemesi hakimleri hükümete, »parti içerisindeki ajanlarınızı çekmediğiniz sürece kapatma kararı
veremeyiz« mesajını vererek, NPD’nin ancak devlet isterse
kapatılabileceğini açıklamıştı.
Ama mesele sadece bununla bitmiyor. Alman devlet
aygıtı sadece neonazi parti ve grupları içerisinde yer almıyor, devletin
kurumları bizzat nazilerce kurulmuş durumda. 1949 sonrasında, Almanya Federal
Cumhuriyeti kurulduktan sonra oluşturulan gizli servisler, polis teşkilatı,
ordu ve yargı nasyonalsosyalist devletin bakanları, yükzek memurlar ve
generalleri tarafından kuruldu. Aralarında Filbinger
gibi eyalet başbakanı dahi olabilen var.
Örneğin Alman Haberalma Dairesi BND ve Federal
Anayasayı Koruma Teşkilatı, Hitler döneminde »Yabancı Ordular Doğu Örgütü« adlı gizli servisin şefi ve general
olan Reinhard Gehlen tarafından
kuruldu. Hatta BND bu adı almadan önce resmen »Gehlen Örgütü« olarak adlandırılıyordu. Gehlen, sadece eski »mesaî
arkadaşlarını« işe almakla kalmadı, aynı zamanda BND’nin ve dolayısıyla
Almanya’nın güvenlik politikalarında etkin bir isim oldu.
Veya Federal Ordu’yu alalım. Federal Ordu, dönemin
şansölyesi Konrad Adenauer
tarafından 24 Mayıs 1950’de görevlendirilen ve Hitler ordularının »yok etme
savaşına« (Vernichtungskrieg) komuta eden asilzade generallerden birisi olan Gerhard Graf von Schwerin tarafından
kuruldu ve örgütlendi. Schwerin baronu da mesaî arkadaşlarını işe aldı ve
Federal Ordu’nun daha sonraları NATO’ya entegre olmasında etkin oldu.
Aynı ordu gibi polis teşkilatı da eski Gestapo
üyeleri tarafından oluşturuldu. Yargı da ise eski nazi hakim ve savcıları görev
aldılar. Ve tabiî ki bütün bu isimler, sanki gömlek çıkarmış gibi
»naziliklerini« üstlerinden sıyırıp atabildiler. Biz de inandık...
Eski naziler 1980li yıllara kadar servislerin
başında kaldılar ve bugün aynı makamlarda oturanları eğittiler. Gizli servisler
ve polis teşkilatında yönetici olanlara baktığımızda ise, Heitmeyer Araştırması’nın gösterdiği gibi, neonazilere sempati
duyanların hiç de az olmadığını görebiliriz.
Cinayetler serisi başladığında oluşturulan özel
polis dairesinin adı »SOKO Bosporus« konmuş ve failler, »göçmen mahallelerinde« aranmıştı. Bugün panik hâlinde ah, vah
çekiliyor, ne kadar »şoke oldukları« söyleniyorsa, bu foyaları ortaya
çıktığındandır. Almanya’da yaygın bir halk deyişi vardır: »devlet ve polisin sağ gözü kördür« denir. Bence değil, herşeyi
görüyorlar, herşeyin farkındalar.TBMM komisyonu hiç uzaklarda aramasın.
Cinayetlerin asıl sorumlularını, ortaklık yaptıkları devletin makam odalarında
bulabilirler.
* * *
İki hafta önce yazdığım gibi, meslekî yoğunluğumdan
dolayı köşe yazılarıma ara vermek zorundayım. Gene rahatsız edeceğim sizleri
mutlaka, ama herhalde bir kaç ay sonra. Bir daha görüşünceye dek, sağlıcakla
kalınız. Aydınlık ve barış dolu yarınlara merhaba diyebilmek dileğiyle.