30 Ara 2011

Neoliberal-İslam Sentezi


Not: Bu yazi, Robiski-Katliami’indan once kaleme alinmistir. Yeni yil umutlarimizi kursagimizda birakanlara lanet olsun demekten baska bir sey kalmiyor. Baran Tursun’un ailesinden gelen bir mesaj, cogumuza tercuman oluyordur. Sozu onlara birakalim: »Kana doymaz katiller dunya guzeli cocuklarimizi katletti, dolayisiyla bu kan iciciler bizlere ne bayram sevinci ne de yeni yili karsilama sevinci biraktilar. Acimiz o gunku gibi tazeligini korumaktadir. Analari babalari, esleri, cocuklari kahpe kursunlara gelen biz aileler, yeni yil istemiyoruz, yeni yil katillere kalsin, biz cocuklarimizla beraber gecirdigimiz eski yillarimizi istiyoruz, buna dair yeni yil mesajimiz budur.«
Baran Tursun ailesinin, Robiski’de katledilenlerin yakinlarinin ve nicelerinin acisi acimizdir.
Gelişmeler öylesine çetrefil, yapılan haksızlıklar öylesine ağır ki, insanın isyan edesi, küfredesi geliyor. Ama böylesi dönemlerde öfkeye yenilmemek, koşulların gerçekçi eleştirisini yapabilmek için duygulara hakim olmak ve soğukkanlılık gerekiyor.
Kolay değil elbette. Dünya çapında her 6 saniyede 1 çocuğun açlık, hastalık veya savaş sonuçları nedeniyle öldüğü; 1 milyar insanın günde 1 Dolar’la geçinmek zorunda bırakıldığı; uluslararası tekellerin kârlarını savunmak için savaşların ve işgallerin gerçekleştirildiği, ekolojik felaketlerin körüklendiği; yaşamın her alanının ticarîleştirilerek kapitalist sermaye birikiminin boyunduruğu altına alındığı; adaletsizlik ve eşitsizliğin hüküm sürdüğü günümüzde vicdan sahibi insan nasıl isyan etmesin ki?
Hele bu insan »düşman ceza hukuku«nun uygulandığı, »devlet düşmanı« ve »terörist« ilân edilenlerin yurttaşlık hakları dışına itildiği; yürürlükteki yasaların bile çiğnenerek, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin de facto ortadan kaldırıldığı Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsa?
Böylesi bir dünya, böylesi bir ülkede isyan elbette haklıdır, hatta direnmek insan olmanın yükümlülüğüdür. Ancak, nasıl yanlış teşhis, yanlış tedaviye ve dolayısıyla kötü sonuçlara yol açarsa, tek başına »isyan« sonuç alıcı olamaz, saman ateşi olmaktan öteye gidemez.
Bu nedenle barışın, demokrasinin, özgürlüklerin ve sosyal adaletin tesis edilmesini, yani verili koşulların değiştirilmesini isteyen güçler, verili koşulları soğukkanlı ve maddî temelleri ile birlikte yeniden değerlendirmek zorundadırlar. Marx her ne kadar haklı olarak, »aslolan değiştirmektir« dediyse de, hâlen geçerli olan kendi kategorik emrini, »insanı sömürülen, esirleştirilen, hor görülen bir varlık hâline getiren tüm koşulları alaşağı etmeyi« yerine getirmek için, değişen dünyayı / yeni Türkiye’yi yeniden tahlil etmek kanımca bir zorunluluk hâline gelmiştir.
Dünyanın / yeni Türkiye’nin egemenleri, güncel politikalarını »kötü insanlar« oldukları için değil, temsil ettikleri sınıfın farklı sermaye fraksiyonlarının çıkarına olduğu için uygulamaktadırlar. Yeni Türkiye’nin egemenleri parlamenter burjuva demokrasisini karikatürize ediyor, »düşman ceza hukukunu« uyguluyorlarsa, Kürtleri, solcuları, muhalifleri »sevmediklerinden« veya kimi solliberalin kendini inandırmaya çalıştığı gibi, »hatalı davrandıklarından« değil, ülke içindeki ve bölgedeki çıkarlarının peşinde koştuklarındandır.
Yanılgıya düşülmemeli. Örneğin Cengiz Çandar gibi, »hükümet ya Arınç ve Atalay’ın, ya da içişleri bakanının dilini konuşacağına karar vermeli« diyerek, karar vericilerin farklı düşündüklerini varsayma yanlışı, bütünsel bir siyasî proje ve uygulamalarıyla karşı karşıya olunduğunu görmeyi engelleyebilir.
Gelişmeler şüphe götürmez bir biçimde yeni Türkiye’nin devlet aklının Neoliberal-İslam Sentezi’nce belirlendiğini gösteriyor. Muhalifler, bilhassa Kürt Hareketi ve ona yakın duran Sosyalistler, gelecekle ilgili tasavvurlarını biçimlendirmek ve mücadele yöntemlerini gözden geçirmek için bugünkü durumu, aynı zamanda da bugüne varan süreci özeleştiri formatında değerlendirmeye almalarının günümüzün en ivedi görevlerinin arasına girdiği düşüncesindeyim.
Yazılarımı takip eden dostlara, »Özeleştiriye Davet« başlığı altında böylesi bir değerlendirme yapıp, düşüncelerimi paylaşacağımı şimdiden bildirmeliyim. Yeri gelmişken, Rosa Luxemburg Vakfı tarafından yayımlanan iki çalışmama da dikkat çekmek isterim. »Derlemeler« başlıklı broşürde Türkçe makalelerimi toparladım. Broşürü http://www.kozmopolit.com/2007/Derlemeler_2002_2011_web.pdf adresinden ücretsiz indirebilirsiniz. Almanca bilenler için http://www.hessen.rosalux.de/fileadmin/ls_he/dokumente/Papers_Neo-Osmanische_web_1_.pdf adresinden ücretsiz indirebileceğiniz »Neo-osmanische Träume« başlıklı çalışmam ilginç gelebilir.
Hapisteki arkadaşlarımızı unutmadan, hep birlikte »susmayacağız, boyun eğmeyeceğiz« diyerek, 2012’nin tüm baldırı çıplakların kurtuluş mücadelesinin önünü açacak günler getireceği umuduyla, yeni yılınızı kutlarım.
İnsanlığın selamı üzerinizde olsun!