Alman deniz kuvvetleri 17 Nisan’dan beri Gine Körfezi’nde
gerçekleştirilen »Obangame Express 2014« tatbikatına katılıyor. Federal
Hükümet, 24 Nisan’a kadar sürecek olan büyük askerî tatbikatın, »Batı Afrika
kıyılarını korsanlardan koruma ve bölge ülkeleri arasındaki işbirliği
tedbirlerini teşvik etmeyi« hedeflediğini belirtiyor. Basının bildirdiğine
göre, Alman deniz kuvvetleri iki firkateyn ve bir »Müdahale Grupları Destek
Gemisi« ile tatbikatta temsil ediliyor.
NATO ve AB’nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri tatbikatlardan birisi
olan »Obangame Express«, Almanya’nın militarist stratejileri açısından hayli
önem taşıyor. Aynı zamanda yeni NATO stratejisiyle de örtüşüyor. Almanya,
özellikle Alman silah tekelleri Gine’yi »geleceğin kârlı pazarlarından birisi«
olarak değerlendiriyor. Somali’ye nazaran Batı Afrika’da »eylem yetisini
kaybetmemiş işleyen devlet yapılanmaları« olduğu tespiti ile, Merkel’in dediği
ve NATO stratejisinin gerek gördüğü gibi, »bölge ülkelerinin korsanlara ve
diğer tehdit unsurlarına karşı kendi denizcilik yetenekleri ile mücadele
etmeleri teşvik« edilecek – miş!
Almanya uzun zamandan beri »Fildişi sahillerinden Kongo’ya kadar«
olan bölgedeki angajmanını giderek artırıyor. »Obangame Express« öncesinde
Gine’nin Accra kentinde düzenlenen ve »kıyı şeritleri güvenliği« konulu askerî
fuarda çoğunlukla Alman silah tekelleri yer almıştı. Benin ve Togo kıyı
güvenlik birimleri hâlen Alman deniz kuvvetlerince eğitiliyorlar. Diğer yandan
Gine’de Almanya’nın finanse ettiği ve 2004’deki açılışını bizzat Şansölye
Schröder’in yaptığı »Kofi Annan International Peacekeeping Training Centre« KAİPTC’de
»Kontr-Korsanlık ve Transnasyonal Organize Suç Şebekeleri« dersleri veriliyor.
Kısacası Almanya, Batı Afrika ülkelerindeki angajmanını hayli genişletmiş
durumda.
Almanya’nın bu angajmanının ardındaki militarist stratejisinin iki
temel hedefi var: Birincisi, Bonn Temel Yasası’nın salt »yurt savunmasıyla«
sınırlandırarak görevlendirdiği Federal Ordunun, anayasal hükümleri zorlamadan,
»ittifak görevleri ve uluslararası işbirliğinin gerekleri« kisvesi altında yurt
dışı operasyonlara katılması sağlanarak, küresel müdahale yetisini »yasal
antrenmanlarla« güçlendirmektir.
İkincisi ise Alman tekellerinin dünya pazarlarına ve hammadde
kaynaklarına engelsiz erişimini »güvence« altına almaktır, ki hükümetin »Beyaz
Kitabı« Federal Ordunun temel görevinin bu olduğunu belirtiyor. Bu açıdan
Gine’nin büyük önemi var. Bir kere Gine kıyısında büyük petrol yatakları
buluyor; sadece »Jubilee« adlı alanda 800 milyon varil petrol olduğu tahmin
edilmekte. Diğer yandan Gine hükümeti ordusunu yüksek teknoloji ve modern silahlarla
donatmak istiyor. Bunun içinse, petrol gelirlerinin yardımıyla, Alman silah
tekellerine gerekli parayı verebilecek güçte.
Gine böylelikle Avrupa’ya gönderilen petrolün nakliyat yollarını
koruyabilme (!) yetisine sahip olacak – hem komşu ülkelerle işbirliğinde, hem
de NATO kuvvetlerine gereksinim duymadan. Ayrıca kıyı »güvenliği« sayesinde
Avrupa’ya yönelik »illegal göçü« engelleyecek yeni bir koruyucu faktör
oluşturulmuş olacak.
Şansölye Merkel, Körber Vakfı’nın 2011 Eylül’ünde Berlin’de
düzenlediği bir toplantıda şöyle demişti: »Eğer dünyanın herhangi bir yerindeki
bir ihtilafa müdahale etmekten çekinmeyeceksek, o zaman başka ülkelere ve
organizasyonlara ›siz de katılın‹ çağrısı yapmamız yeterli olmayacaktır.
Angajman göstermek isteyen ülkelere bunu yapabilme yetisini de vermek
zorundayız. (...) Bu, silah ihracatını da içermektedir«. Merkel’in konuşması,
»Almanya dünyadaki sorumluluğunun bilincindedir« başlığını taşıyordu.
Görüldüğü gibi Almanya,
»yeni sorumluluğunun« gereklerini yerine getirmek için var gücüyle çalışıyor. »Yeryüzünün
lanetlileri« Almanya’nın Batı Afrika sevdasının ve »yeni« sıfatı takılan
politikasının ne olduğunu yüzyıllardan beri biliyorlar: en saf hâlinde
militarizm ve emperyalist yayılmacılık.