Tam da uluslararası silah tekellerinin ve
emperyalist savaş çığırtkanlarının bir araya geldiği Münih Güvenlik Konferansı
arifesinde NATO’dan savaş tehlikesinin artıran bir haber geldi: Perşembe günü Brüksel’de
toplanan NATO zirvesi, Doğu Avrupa’da konuşlandırılan »Hızlı Müdahale
Güçlerine« Almanya’nın başını çektiği bir »mızrak ucunun« yerleştirilmesi
kararını aldı.
Kendisini »dünyanın en güçlü askerî
ittifakı« olarak nitelendiren NATO’nun böylesi bir kararı alacağı bekleniyordu.
Özellikle Almanya egemenleri ittifak içerisinde üstlenilecek »yeni sorumluluk«
konusunda kamuoyunu ne zamandır hazırlıyordu. Nitekim Brüksel’de alınan karar,
toplam 5.000 kişiden oluşacak özel güçlerin 2.000 askerinin Alman ordusundan
gelmesini ve »mızrak ucu« komutasının Almanya’da olmasını öngörüyor.
Karar alınır alınmaz Ukrayna’ya giden Alman
şansölyesi Merkel ve Fransa başkanı Hollande, Ukrayna’nın NATO üyeliği
konusunda önemli adımlar atılacağı sinyalini verdiler. Bu sinyallerin Rusya’ya
»aba altından sopa gösterme« anlamına geldiğini ayrıca vurgulamaya gerek yok.
Görüldüğü kadarıyla NATO Rusya’yı daha da
köşeye sıkıştırmakta kararlı. Zaten gerici-milliyetçi Ukrayna hükümetinin Doğu
Ukrayna’ya yönelik saldırılarda sivil ölümlerini göze alacak kadar
pervasızlaşmasının nedeni de NATO’nun verdiği cesaret. Ancak bu cesaretin
sonunda nelere mal olacağı henüz pek belli değil. Belli olan, bu adımların
ihtilaf çözücü sonuçlara yol açmayacağıdır.
Ukrayna hükümeti ülkeyi kanlı bir savaşa
hazırlıyor. Kısa bir süre önce yüz bin kişiyi askere çağıran Ukrayna hükümeti,
16 yaşındakileri dahi askere almaktan çekinmiyor. Aynı zamanda da »Batı,
Ukrayna’yı yalnız bırakmamalı, silah vermeli« çağrılarını yapıyor. Diğer yandan
ABD’nin Kiev’deki büyük elçisi Geoffrey Pyatt, Obama yönetiminin 2015’de
Ukrayna ordusunun eğitimi için 120 milyon Dolarlık bütçe ayırdığını açıklıyor,
Merkel ise, Rusya ve Ukrayna’nın bir »Avrasya İktisadi Birliği« içinde bir
araya gelebileceğini söylüyor.
Birbirleriyle çelişiyor gibi görünen bu açıklamalar
aslında NATO’nun başından beri yürüttüğü »çifte stratejinin« bir parçası: Rusya
bir taraftan ekonomik olarak çökertilmeye çalışılırken, diğer taraftan askerî
güç gösterisiyle baskı artırılıyor. NATO’nun aldığı son karar da bu stratejinin
önemli bir ayağı. Aynı zamanda Pasifik’e yönelen ABD’nin görevlerini Almanya
önderliğindeki AB’ne devretme planının bir adımı. Pazartesi günü Beyaz Saray’da
bir araya gelecek olan Merkel ve Obama’nın gündemi de bunlar olacak.
Refah şovenizminin etkisi altında
»İslamileşmeye karşı« sokaklara çıkan Almanya çoğunluk toplumu, bu adımların
kendilerini nasıl etkileyeceğinin farkında değil. Dünya çapındaki savaşları
kayıtsızca izleyen çoğunluk toplumunun, kısa bir zaman sonra Alman askerlerinin
çinko tabutlarda Almanya’ya geri döndüklerinde nasıl bir tepki göstereceğini
öngörmek zor, ama emperyalizmin kırıntılarıyla avunmakla veya ırkçı ve yabancı
düşmanı tavırlar sergilemekle geleceklerini ve refahlarını güvence altına alamayacakları
şimdiden belli.