Sabahın köründe kalkmayı oldum olası
sevmem, ama Willy hocayı aramak istiyorsan sabahın köründe kalkıp, telefona
sarılacaksın. Çaresiz uykulu gözlerle telefonunu çaldırdım. »Ooo! Günaydın
delikanlı. Gene çıkmaz sokaklara mı düştün?«. Anlamamıştım. »Hocam, ne çıkmazı,
ne sokağı Allasen?«. Hınzırca kıkırdadı, »Soracak sorun olmazsa, aramazsın da
ondan«.
İhtiyar kurt gene derdimi anlamıştı. Hal
hatır sormadan, bodoslama konuya girdim: »Yunanistan’a ne diyorsun?«. Yazıya
başlık atar gibi, kısaca »Tercih ve bedel« dedi. Ardından, »Her tercihin bir
bedeli vardır. Syriza, AB’nde ve Euro Bölgesinde kalmayı daha başından tercih
etmişti, şimdi de bu tercihinin bedelini ödüyor. AB’ne beni yıka, ama kürkümü
ıslatma diyemezsin. Ya kürkünü çıkarıp yıkanacaksın, ya da kürkünün ıslanmasına
katlanacaksın«.
Hoppala! Buyur burdan yak, »yahu hocam,
bırak kürkü yıkanmayı, sadede gel«. »Bak delikanlı« dedi, »eğer karşı karşıya
olduğun bir sorunu çözmek istiyorsan, o sorunu ortaya çıkaran nedenlere
yönelmek zorundasın. Yunanistan’ı borç krizi içerisine sokan AB ve NATO
üyeliği, tasarruf politikaları ve neoliberal tedbirlerdir. Bunları
sorgulamamayı tercih edersen, referandumda halkın hayır dediği programdan daha
sert bir programın bedelini ödersin«.
Willy hoca daha önceleri de Syriza’nın
programını eleştiriyor, ama seçim başarısını burjuvazi karşısında kazanılan bir
mevzii olarak nitelendiriyordu. Bunu anımsatınca, »Hâlâ aynı şeyleri
söylüyorum« dedi, »günümüz koşulları altında reformist partilerin dahi elde
ettikleri seçim başarıları önemlidir, ancak asıl önemli olan, bu başarıların
siyaset değişikliğine yol açıp, burjuvaziye geri adım attırabilecek seviyeye
getirilmesidir«.
»Ama hocam, AB de Çipras hükümetine hiç
fırsat tanımadı, hemen ümüğüne bastı...«. Güldü, »Ya başka ne bekliyordun,
›seçimi kazandın, eh biz de emperyalizmden vazgeçelim‹ demelerini mi? Tabii
ümüğünü sıkacaklar, bu baştan belliydi. Bak Adam Smith ne demiş..« »Kim?«.
»İskoçlu ekonomist Adam Smith 250 yıl önce ›Bir ulusu fethetmenin ve
köleleştirmenin iki yolu vardır: Biri kılıçla, biri de borçlandırarak‹ demiş. Bugün
olan aynen bu.«
»Peki şimdi ne olacak?«. Willy hoca,
»Syriza karşı çıktığı bütün neoliberal tedbirleri, özelleştirmeleri, esnekleştirmeleri
bizzat uygulamak zorunda kalacak. Ülkenin borçları daha da katlanacak, Çekirdek
Avrupa’nın vilayetine dönüşecek. Fatura gene halka ve emekçilere çıkartılacak. Yarın
da benzer programlar İspanya’ya, İtalya’ya, Portekiz’e uygulattırılacak.«
Karamsarlığa düşmemek elde değil. »Peki biz
napcaz hocam?«. »Neyin ne olduğunu söylemeye ve mücadeleye devam edeceğiz.
Reformist partilere sınıf partisinden beklenecek görevleri vermeyecek, yerine
getiremeyince de umutsuzluğa kapılmayacağız. Bugün ve burada elde edilebilecek
her ileri adım için, ama aynı zamanda daha ilerisi, sosyalizm için mücadele
edeceğiz. Syriza ve Yunanistan neyin nasıl yapılmamasını gösteren iyi bir örnek
oldu: Sermaye güçlerinin çıkarlarından, ideolojilerinden tamamen bağımsızlaşmadan
ve nihâyetinde işçi sınıfının iktidarını kurmadan, hiç bir sorunun nihai çözümü
olanaklı değildir. İşte bu bize ders olacak«.