»Koyunun olmadığı yerde keçiye
Abdurrahman Çelebi derler« misali, komünistlikle zerre kadar alakası olmayanlar
»komünistler adına« ahkâm kesip, »emperyalizm« edebiyatı yapınca, Mustafa
Suphi, Ethem Nejat, İsmail Bilen ve Mustafa Hayrullahoğlu’ların partisi
tarihsel TKP’nin eski bir üyesi olarak bir şeyler söylememiz farz oldu.
Kafa karışıklığını önlemek için
belirtelim: Likidasyona uğramış TKP’nin adını çalıp, çakma »TKP« kuran SİP ve
ardıllarının komünistlikle alakaları yoktur. Nasyonalbolşevizmi »komünistlik«
diye pazarlayan şoven yaklaşımlar, artık siyasî nezaket sınırlarını fazlasıyla
zorlamaktadır. Gene vurgulayalım: günümüzde komünistliğin kıstası Paramaz
Kızılbaş yoldaşın ve diğer enternasyonalistlerin gösterdiği dayanışma ruhudur,
Kürtlere akıl vermek değil.
O nedenle çakma »komünistleri«
haklı olarak eleştirenler yanılmamalıdır: Komünist maskesi altında yapılan
şoven şarlatanlığın TKP ile uzak-yakın ilgisi yoktur. Eğer Türkiye Komünist
Partisi’ne söylenecek bir söz varsa, asıl kaynağa bakılmalıdır. Asıl
TKP’lilerin http://tkp-online.org adlı sitelerindeki belgelere ve program
tartışmasına bakarak, Türkiyeli komünistleri değerlendirmelisiniz, çakma
»komünistlerin« hezeyanları ile değil.
Bunca laftan sonra, »komünist
tutum« nedir derseniz, şudur deriz: Kobanê ile ikirciksiz dayanışma, Rojava
devriminin demokratik kazanımlarını her türlü müdahaleye karşı savunma, PYD’nin
şu anki koşullar altındaki hareket alanını genişletmeye ve konumunu
güçlendirmeye destek çıkma, ama aynı zamanda da Rojava’nın etrafına kurulan
tuzaklara ve tehlikelere dikkat çekme, Rojava devriminin daha ileri gitmesi
için her daim ezilenler ve sömürülenlerin perspektifinden hareket edilmesi
gerektiğini hatırlatma ve hem emperyalist müdahalelerin, hem de Türkiye’deki
işbirlikçi oligarşinin erkinin geriletilmesi için öz görevleri çerçevesinde sınıf
mücadelesini örme, anlamı gereği komünist tutumun ta kendisidir.
Kobanê ve Rojava, komünistler
için sadece milliyetlerin kurtuluşunun değil, aynı zamanda sınıf mücadelesinin
bir sembolüdür. Çünkü »Din, dil, ırk, inanç, mezhep ve cinsiyet ayrımının olmadığı,
eşit ve ekolojik bir toplumda adalet, özgürlük ve demokrasinin tesisi için«
cümlesiyle başlayan Rojava Anayasası, antikapitalist ve antiemperyalist öze
sahiptir. Rojava devrimine sahip çıkmak, korumak ve daha ileri gitmesine katkı
sunmak, komünistlerin aslî görevleri arasındadır. Bu komünist tutum aynı
zamanda gerçek demokratlar, devrimciler ve sosyalistler için yol göstericidir.
Rojava Anayasasının bu özüdür,
genci-yaşlısı, erkeği-kadınıyla yoksul Kobanê halkını cepheye koşturan. Bu öz
ve kurulmaya başlayan demokratik özerk toplumsal ilişkiler olmasaydı, Kobanê bu
direnci gösteremezdi. Rojava’nın emperyalist planları altüst etmesinin nedeni
burada yatmaktadır. Ne zaman bu öz kaybolursa, işte o zaman kurulan tuzaklara
düşülmüş demektir. Komünistlerin görevi, bu özün kaybolmamasına katkıda
bulunmaktır, çünkü emperyalizme ve bölgedeki işbirlikçi rejimlere karşı
verilmesi gereken mücadele Rojava’dan geçmektedir.