Olacağı buydu: Şansölye Merkel başta olmak üzere, Afganistan savaşı konusunda halkı bir türlü yanlarına çekemeyen Alman siyasetçiler, hep »halka sorunu anlatamıyoruz, Afganistan’daki angajmanımızı daha doğru anlatmalıyız« diye yakınıyorlardı. Özellikle çinko tabutlarda geri dönen Alman askerlerinin sayısı arttıkça, seçmenler arasında Afganistan savaşına karşı çıkanların sayısı artıyordu. Alman hükümetine ve gizli servislerine pek güvenemeyen CIA durumda vazife çıkardı ve Almanya için bir »savaşı pazarlama stratejisi« geliştirdi. Gizlilik ibaresi taşıyan strateji tam uygulanmaya sokulacaktı ki, WikiLeaks adlı internet sayfasında yayımlandı.
Almanya için halkla ilişkiler stratejisini hazırlayan CIA-uzmanları, Afganistan’da öldürülen Alman askerlerinin sayısının artacağını ve bunun da yaz aylarına doğru Alman halkı arasında Afganistan savaşına karşı çok büyük direnişlere yol açabileceği tahmininde bulunmuşlar. Bu tespit üzerine CIA’nin Red Cell (Kızıl Hücre) adlı yapılanması devreye girmiş. Red Cell alışılmamış çözüm önerileri üzerine uzmanlaşmış olan bir yapılanma olarak tanıtılıyor. Red Cell, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un iletişim uzmanlarından birisiyle gizli bir halkla ilişkiler stratejisi geliştirmiş. Ancak gizli belge, WikiLeaks web sayfasında yayınlanınca, işle karıştı. WikiLeaks en son sayfalarında Irak’taki bir ABD helikopterinin nasıl sivilleri öldürdüğünü gösteren bir video yayınlamıştı.
Hazırlanan strateji aslında bilinen bir takım gerekçelerin tekrarlanmasından ibaret. Almanya’nın Hindukuş Dağları’nda savunulmasının, terörizmden korunması anlamına geldiği; orada yenilmenin, Almanya’nın yenilmesiyle eş anlamı olduğu; Almanya kendisini Hindukuş’ta savunmazsa, Almanya’nın sosyal kasalarına mültecilerin akın akın geleceği ve uyuşturucu trafiğinin artacağı gibi bir dizi her gün yaygın medyada yer alan gerekçeler. CIA’nin iletişim uzmanları, bu gerekçelerin başkan Obama’nın Almanya’da seviliyor olması ile desteklenmesi gerektiğini yazıyorlar. Almanlar, Obama’yı sevdiklerinden, ABD ile olan dayanışma daha kolay yaygınlaştırılabilirmiş.
Bununla birlikte Alman medyasına olanaklı olduğunca fazla Afganlı kadınla röportaj yaptırılmalıymış. Çünkü Afganlı kadınlar Taliban’dan ne kadar korktuklarını otantik bir biçimde açıklayabilir ve böylece Alman kadınlarının kalbini inandırıcı bir biçimde kazanabilirlermiş. İşte o zaman da Almanya’daki kamuoyunun tutumu değiştirilebilirmiş.
Bu strateji bana BM Örgütü Genel Kurulu’nda hıçkırıklar altında konuşup dünya kamuoyunu Irak’a karşı saldırı savaşına çağıran, ama daha sonradan Kuveyt büyükelçisinin kızı olduğu ve Kuveyt’teki işgal sırasında ABD’de yaşadığı ortaya çıkan kadını anımsattı. Kadının konuşması Alman televiyonlarında yayınlandıktan sonra, Almanya’daki yaygın medya müthiş bir savaş kampanyası geliştirmiş ve Irak’a müdahale edilmelidir çağrısını yapan tanınmış kadınları manşetlere taşımışlardı. Yalan ortaya çıktıktan sonra bu çağrıyı yapan kadınlardan birisi »kendimi iğfal edilmiş gibi kullanılmış hissediyorum« demişti.
Anlaşılan CIA’nin erkek uzmanları gene aynı filmi sahneye koymak istiyorlar. Yerse artık.