Rusya Başkanı Medwedjew ile Ukranya’nın yeni başkanı Janukoviç’in dün imzaladıkları doğalgaz antlaşması, Çekirdek Avrupa egemenlerinin pek hoşuna gidecek nitelikte değil. Dahası, antlaşma Rusya’ya yeniden Karadeniz gücü olma olanağını verirken, Ukranya’nın, henüz Batı’lı tekellerin eline geçmemiş olan ağır sanayisine de nefes aldırıyor.
Yapılan antlaşma enerji tekellerinin iştahını fena halde kabartacak düzeyde. Rusya, Ukranya’ya on yıl boyunca toplam 40 milyar Dolar’lık indirimle doğalgaz verecek. Bu meblağ, Ukranya’nın yurtiçi GSMH’nın dörtte birine eşit. Ukranya’da bunun karşılığında Rus donanmasının Sivastopol Limanı’nı 2042 yılına kadar kullanmasına izin veriyor.
Batı’lı yorumcular her ne kadar, »antlaşma Ukranya’ya pahalıya patlayacak« deseler de, Ukranya bu ilişkiden bir hayli kazançlı çıkıyor. Bir kere ülkenin doğusunda bulunanan ve krizlerle sallanan ağır sanayi işletmeleri, ucuzlatılmış doğalgaz sayesinde önemli derecede rahatlayacaklar. Ayrıca, ülke nüfusunun tüketimine doğalgaz dağıtımını yapan ve toplumsal sorunları düşük düzeyde tutmak amacıyla fiyatını sübvanse eden devlet tekeli Naftogas, bu durumda iflas uçurumunun kenarından kurtarılacak. Naftogas’a sürekli olarak para aktarmak zorunda olan devlet bütçesi de milyarlık hareket olanakları kazanarak, IMF ile yeniden masaya oturup, büyük bir olasılıkla 2,5 yıllığına 12 milyar Dolarlık bir antlaşma yapabilecek. Artı, Janukoviç seçimlerde verdiği, emeklilik aylıkları ve asgarî ücretleri yükseltme vaadini gerçekleştirip, seçmenlerini kendisine daha çok bağlayabilecek.
Ancak bu avantajların yanısıra, Ukranya açısından bazı sorunlar da yok değil. Çünkü Rusya, Ukranya üzerindeki politik ve askerî gücünü artırmasının yanısıra, Ukranya ekonomisinin Rusya’ya daha çok bağımlı hale gelmesini sağlayacak. Öncelikle Ukranya’nın modernleştirilmemiş ve Janukoviç’e yakın oligarklar tarafından elde tutulan olan ağır sanayii, indirimli doğalgaz fiyatları nedeniyle yenilenme yatırımlarına yönelmeyeceklerinden, varlıklarını enerji yutan devler olarak sürdürmeye devam edecekler. Sonucunda da Ukranya, Belorus gibi, sübvanse edilen doğalgaz fiyatlarıyla doğrudan ekonomisi Rusya’ya bağımlı bir ülke haline gelecek.
Aslına bakılırsa, Ukranya’nın ayrı bir devlet olarak ortaya çıkması da tuhaf koşullar altında oldu. Rosa Luxemburg, 1918’de Lenin ve Troçki ile girdiği müthiş polemiğinde, yani »Rus Devrimi Üzerine« adlı makalesinde şöyle yazıyor: »...Ukranya milliyetçiliği, Çek, Leh veya Fin milliyetçiliğinden tamamen farklı olarak, bir kaç küçükburjuva entelektüelin, ülkenin toplumsal, politik veya düşünsel ilişkilerinde hiç bir kökü olmayan, herhangi bir tarihsel gelenekten yoksun bir züppeliğidir, ki Ukranya hiç bir zaman bir ulus veya bir devlet kurmamıştı.«
Masa başında, »bir kaç küçükburjuva entelektüelinin züppeliği sonucunda« kurulan Ukranya, Batı’lı güçlerin bütün »Portakal Devrimi« çabalarına rağmen, yeniden yuvaya dönüyor gibi. Yapılan antlaşmayı uzun vadede başka türlü değerlendirmek hayli güç olacak.